|
1957 yılının Eylül Ayında Malatya'da doğdu. Çocukken bir süre Elazığ'da da yaşadı. İlkokulu Afyon Ahmet Vefik Paşa İlkokulu ile, Malatya Merkez Hasan Varol İlk okulunda 1963-68 yılları arasında tamamladı. 1968-1971 yılları arasında Hasan Varol Ortaokulunu bitirdi. Daha sonra geldiği İstanbul'da Liseyi Şehremini Lisesi'nden de 1974 yılında mezun oldu. İstanbul Tıp Fakültesi'ne 1974 Kıbrıs harekatının hemen sonrasında başladı. 6 yıllık tıp eğitimini 1980 Yılının Mart sonunda tamamladı. "Hekimlik Diploması"nı aldıktan sonra, Kastamonu'nun sonradan ilçe olan Doğanyurt Beldesi'ndeki Sağlık Ocağı'nda görev yaptı. Askerlik hizmetini 1981 Temmuzunda Ankara Etimesgut'ta başladığı eğitimden sonra gittiğiAğrı'nın Patnos ilçesinde tamamladı. Askerlik dönüşünde 1983 Haziran ayında Taksim İlk Yardım Hastanesi Ortopedi Kliniği'nde 83 ortopedi ihtisasına başladı ve ihtisasını 1988 yılında tamamladıktan sonra zorunlu hizmet nedeniyle Ordu ilinin Fatsa ilçesinde Devlet Hastanesine gitti ve burada hizmet verdi. 1990 yılında mecburi hizmetten döndüktan sonra Taksim İlk Yardım Hastanesi Ortopedi kliniğinde başasistan ve uzman olarak görev yapmaya başladı. Bu hastanedeki görevi onu yitirdiğimiz 30 Temmuz 2004 tarihine kadar yaklaşık 14 yılı kapsayan bir sürede bu hastanede görev yapmayı sürdürdü. 1991 yılında aynı hastanede Anestezi ve Reanimasyon Kliniğinde görev yapmakta olan Melek Baskıcı ile evlenen Dr. Ahmet Kurt'un 1993 yılında oğlu "Gençay" doğdu. O hepimizin "abi"siydi Ahmet Kurt Tıp Fakültesindeki kendi sınıf arkadaşları ve sonraki sınıflarda öğrenim gören pek çok hekimin "abi"siydi. Yalnız meslektaşları arasında değil, bulunduğu ortamlarda çalışan kişilerin de çok yakın dostuydu. Çevresinde olup da onun tanımadığı insan ve onu tanımayan kişi yoktu. Tıp Fakültesi yıllarında Mediko Sosyal Merkezi'nde birlikte başladığımız "İstanbul Üniversitesi Tiyatro Topluluğu(İÜTT)" faaliyetinde 403. Kilometre, Kurşun Zehirlenmesi adlı oyunlarda oynadı. Bu oyunların rejilerine ve metin yazımlarına katıldı. Tiyatro onun içinde sürekli duran bir unsurdu. Bir diyalog sırasında hemen oynamaya başlardı. Başka tiplere girer, onları çok iyi bir şekilde anlatırdı. Sesi güzeldi. "Türküleri" ve hatta "şarkıları" inanılmaz güzel söylerdi. Ahmet bildiğimiz "klasik sol"culardan değildi. Ama büyük bir insan sevgisiyle dolu, görev ve sorumluluğunun bilincinde bir "aydın" ve bir "demokrat"tı. Katkı ve katılımının önemli olduğu hiç bir sorumluluktan kaçmadı. Pek çok insan tanıdı. Pek çok insana desteğini esirgemedi. Bu bağlamda İstanbul Tabip Odası'nın Taksim Hastanesi birim temsilciliğini de yıllarca sürdürdü. Onun hobileri arasında her türden kağıt oyunları vardı ve çok iyi oynardı. İyi ve usta bir satranç oyuncusuydu. Kilosu ve cüssesinden beklenmeyecek kadar iyi "masa tenisi" oynardı. Okul döneminde güreş yapmış ve bir üniversite turnuvasında 2. olmuştu. Balığı sevmese de "denizi", "doğayı" ve "yeşili" çok severdi. Güzel hobileri arasında "bulmaca"lar vardı. Usta ve ödüller kazanmış bir bulmaca meraklısıydı. Gece vakti, en olmadık saatlerde çalan telefonları beni korkutmazdı. Çünkü benim bildiğimi düşündüğü bir sorunun yanıtı için arayıp sormaktan çekinmezdi. Onunla birlikte Yön FM adlı radyoda 9 Eylül 2000 tarihinde başlayıp 16 Aralık 2000 tarihine kadar süren, her biri 2,5-3 saat kadar canlı olarak 10 hafta yayınlanan "Hayat Bilgisi" adlı bir program yaptık. Bu programın bant kayıtları radyoda saklanmadığı için bugün kendime çok "esef" ediyorum. Çünkü o günlerde hep kayıt yapmayı planlamış ama başaramamıştık. Çok güzel ve yaşamdan derslerle dolu bir programdı, "Hayat Bilgisi". Gezmeyi, eğlenmeyi, konuşmayı ve sohbet etmeyi çok ama çok seven Ahmet'le son olarak yeniden bir "tiyatro oyunu" yazımına başlamıştık. Dr. Fatih Çelebi ve Dr. Nevin Sütlaş'la birlikte oluşan yazım ekibimizle sanki 1979-80 döneminde İÜTT'ndaki oyun yazımı günlerimizi geri getirmeye çalışıyorduk. Dolayısıyla bugün ona karşı borçlarımızdan birisinin başladığımız bu oyunun yazımını tamamlayıp bitirmek olduğunu düşünüyorum. Sınıfımızın ve 80 Mezunları Albüm Komitemizin başkanı sevgili Dr. Sema Targıt, ben ve Sevgili Ahmet'le birlikte başladığımız ama henüz "kuvve'den fiile geçmeyen" bir iş de bir "sınıf kitabı" hazırlamaktı. O da bizi bekleyen işlerden bir diğeri ve önümüzde duruyor. |