2017 yılındaki yazılarım ve bağlantıları

"ilk vuran, son vurulan kim?" (18.11.2017, biamag)
umut ne kadar yaşamaya,geleceğe, eylemeye, artık bu son dediğiniz anda bile devam etmeye iteliyorsa insanı, umutsuzluk da o kadar bitiriyor yaşamı, ölüm oluyor, çöl oluyor, kuraklık ve açlık oluyor, bitiş oluyor.
neden insanların “tümü” savaşa, savaşlara karşı değil, neden insanlar barışı yürekleriyle, beyinleriyle ve bedenleriyle istemiyor? oysa savaş bunların hepsini öldüren, yok eden bir olgu. sevgili pınar selek’in yıllar önce yazdığı “barışamadık” kitabında vurguladığı gibi insanlar asla barışamıyor, barışamıyoruz; neden?

"yakında (öykü)" (işyerinin sesi, eskişehir ses dergisi, güz 2017, s: 5)
Saat gecenin birine geliyordu. Beş kadındılar. Hepsi de tüm dikkâtlerini şoföre vermiş, hareketlerini izliyor, uyuyup uyumadığını anlamaya çalışıyorlardı. İçlerinden biri az önce laf olsun, konuşsun, açılsın diye sormuş, o da 5-6 saatlik yolları kaldığını söylemişti. Ama söyleyiş biçiminden uykunun onu zaptetmek üzere olduğunu çıkarmışlardı. En az konuşanı neredeyse duyulmayacak bir sesle ‘biraz uyusanız sanırım hepimiz için çok iyi olacak’ dedi. Şoför, ses çıkarmadan yavaşladı, arabayı iyice yolun sağına yanaştırdı, bankete doğru sürdü ve durdu.

"deniz gezgin ile söyleşi" (duvar, edebiyat dergisi, sayı:31 ekim kasım 2017, s: 32)
"ben olmayıp da her şey olanı duymaya bir çağrı"
"YerKuşAğı bir yerden yokyere/yer olmayana doğru uzanıyor, bizim olmayana, orada öylece olagelen, 'biz' varsak olmayan yere."
sevgili deniz gezgin’le tanışıklığımız epey eski. gümüşlük akademisi’ndeki yüzyüze tanışıklık onun ilk romanı ahraz’ı okuduktan sonra başka bir düzeyde sürdü. zaman zaman karşılaştığımızda hem yaşama, hem de yazının içinde doğru bu farklı düzlemlerde konuştuk, düşüncelerimizi paylaştık,

"kırk yıllık öyküler" üç ayrı kitapta (28.06.2017)
Sırasıyla “a-dem(r)”, “n-kara(c”), “y-mor(t)” adlarını verdiğim, her biri farklı dönemlerde yazılmış -aslında koyduğum adlar bir ölçüde de olsa o dönemleri simgeleştiriyor- on beşer öyküden oluşan üç kitap; içlerinde toplam kırk beş öykü yer alıyor.

"özgürlüğün peşinde / yaşadım diyebilmek için (18.01.2017)
birbirine teğet geçen halkalarda çok yakın sürmüş yaşamımızın belirli dönemleri. sevgili sınıf arkadaşım zehra biçer’in anne ve babasının, sevgili nermin ve doğan çetiner çiftinin en iyi arkadaşı olmaktan başka çok sayıda arkadaşımın da sonradan benim için olduğu gibi “yüksel ablası”ydı o.

  geri  

 

 

 

 

Bu sayfa en son 22.04.2018 tarihinde güncelleştirilmiştir.