| Kitap yazılarım | Şiirimsilerim | Söyleşiler | Öykülerim | Fotoğraflarım | Tiyatro üzerine | Gezi yazıları
 



2006 YILINDA OKUDUĞUM KİTAPLARIN LİSTESİ


2006 YILI
Son olarak 30 Aralık 2006 tarihinde güncellenmiştir.


DEĞERLENDİRMEM
Alternatif Eğitim konusuyla uğraşmaya başladıktan sonra, eskiden beri 'doğru' bulduğum 'Köy Enstitüleri' konusunda elime geçen bir çok kitabı okumaya başladım. Bu da onlardan birisi. Şimdi Papirüs Yayınları tarafından basılan bu kitabın bendeki örneğini Cem Yayınevi basmıştı. Tonguç'u, Hasan Ali Yücel'i, Sabahattin Eyüboğlu ve 'Türk AYdınlanmacıları'nı tanımak ve anlamak için okunmalı.
Mustafa Sütlaş
Köy Enstitüleri Üzerine (Deneme)
Sabahattin Eyüboğlu
Cumhuriyet Kitapları, İstanbul, 1999,
ISBN:-, 142 Sayfa

30.12.2006 (812/44)


DEĞERLENDİRMEM
Le Guin'i tanıdıktan ve hayranı olduktan sonra kitaplarını birer birek okuyorum. Okurken büyük keyif alıyorum. Bilim kurgu gibi yazdığı bu kitaplarda her gün yitirdiklerimizi anlatıyor ve bizi bu bu yitenleri savunmaya çağırıyor. İsyan dolu bu çağrıyı herkes duymalı ve herkes onu izleyerek ardına takılmalı. Başka bir dünyamız yok çünkü...
Mustafa Sütlaş
Dünyaya Orman Denir (Roman)
Ursula K. Le Guin (Çev: Özlem Dinçkal)
Metis Yayınları:Edebiyat-Bilim Kurgu:13, İstanbul, 2003,
ISBN:975-342-120-6, 120 Sayfa

20.12.2006 (811/43)


DEĞERLENDİRMEM
F tipi cezaevlerindeki 'tecrit'e karşı direnen 123. insanın ölüme giderken attığı ama kimsenin duymadığı 'çığlığı' duyurma çabasının ürünü. Çok azımız AYşe Düzkan ve benserlerinin yaptıklarını yapabildik.  Onun için hâlâ tecrit sürüyor...   
Mustafa Sütlaş
Behiç Aşçı Kitabı (Söyleşi)
Ayşe Düzkan
Versus Kitap:19, İstanbul, 2006,
ISBN:975-989-19-3, 79 Sayfa

18.12.2006 (810/42)


DEĞERLENDİRMEM
Doktorların anılarını okumaktan giderek daha çok hoşlanıyorum. Bazı değerlerin muhafazasını kolaylaştırıyor, insana güç veriyor. Anlattığı pek çok kişiyi şahsen de tanıdığım, ama kendisiyle pek fazla diyaloğum olmayan bir hekim Boratav. Abartılı yanları olsa da güzel bir kitap
Mustafa Sütlaş
Sakıncalı Doktor - 20. Yüzyıldan Anılar (Anı)
Müeyyet Boratav
İmge Kitabevi, İstanbul, 2006,
ISBN:975-533-496-3, 239 Sayfa

14.12.2006 (809/41)


DEĞERLENDİRMEM
Sevgili Arkadaşım Kaan Arslanoğlu'nun okuduğum son kitabı. Üzerine bir dolu yazı yazdım. Aşağıdaki bağlantıyı tıklayınca o yazıya ulaşabilirsiniz.
http://www.sutlas.com/memkarman.htm
Mustafa Sütlaş
Memleketimden Karakter Manzaraları (Deneme)
Kaan Arslanoğlu
İthaki Yayınları:407 - Ed.:326, İstanbul, 2006,
ISBN:975-273-202-X, 535 Sayfa

11.12.2006 (808/40)


DEĞERLENDİRMEM
Alternatif Eğitim konusuyla uğraşmaya başladıktan sonra, eskiden beri 'doğru' bulduğum 'Köy Enstitüleri' konusunda elime geçen bir çok kitabı okumaya başladım. Bu da onlardan birisi. Şimdi Papirüs Yayınları tarafından basılan bu kitabın bendeki örneğini Cem Yayınevi basmıştı. Tonguç'u, Hasan Ali Yücel'i, Sabahattin Eyüboğlu ve 'Türk AYdınlanmacıları'nı tanımak ve anlamak için okunmalı.
Mustafa Sütlaş
Sabahattin Eyüboğlu ve Köy Enstitüleri (Anı)
Mehmet Başaran (Derleyen)
Cem Yayınevi - Kültür Dizisi, İstanbul, 1990,
ISBN:975-6999-88-8, 134 Sayfa

01.12.2006 (807/39)


DEĞERLENDİRMEM
Tanıştıktan sonra böyle bir kitabı olduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım. Bir hukukçu, bir akademisyen, kendi kuralları çerçevesinde bir muhalif insanın, Amerika'dan Kosova'ya yaptığı 'uzun' yolculuğun, öznel ama bir gazeteci tarzıyla gerçekleştirdiği bir anlatı. İnsanları tanımanın en iyi yollarından birisi de onların yazdıklarını okumaktır. 'Bir Türk Kızının Anıları' bunu doğruluyor.
Mustafa Sütlaş
New Orleans’tan Kosova’ya-Bir Türk Kızının Anıları (Anı)
İdil Elveriş
Aykırı Yayıncılık - Güncel Dizisi:4, İstanbul, 2002,
ISBN:975-8337-54-8, 195 Sayfa

01.12.2006 (806/38)


DEĞERLENDİRMEM
Bir 'cuma akşamı' keyifle okuduğum bir kitap. Yaşamın içindeki küçük olaylardan yola çıkarak insanı başka dünyalara, zamanlara götüren bir uzun öykü. Özellikle 'kadın'lar okumalı. Daha önce de benzer başka bir uzun öyküsünü okuduğum Emmanuele Bernheim'in söyleyiş şeklini de beğeniyorum.
Mustafa Sütlaş
Cuma Akşamı (Uzun Öykü)
Emmanuele Bernheim (Çev: Aslı Yücel Loof)
Can Yayınları - Çağ. Dünya Yaz., İstanbul, 1999,
ISBN:975-8440-13-6, 90 Sayfa

25.11.2006 (805/37)


DEĞERLENDİRMEM
Sevgili Pınar'ın bana imzalayıp verdiği, barış ve savaş karşıtlığını çözümleyen bu kitap çok güç koşullarda yazıldı. 19 Aralık katliamından kurtarılan bu kitabı, savaşa ve barışa dair kafasında birşeyler düşünen herkes okumalı. Bir 'temel' ya da 'kaynak' kitap olarak yakınlarda biryerlerde her zaman bulundurulmalı.
Mustafa Sütlaş
Barışamadık (Deneme-İnceleme)
Pınar Selek
İthaki Yayınları:253, Tarih-Toplum:18, İstanbul, 2004,
ISBN:975-8725-95-5, 559 Sayfa

13.11.2006 (804/36)


DEĞERLENDİRMEM
Yıllar önce aldığım, pek çok başka kitap gibi kütüphanemde okunmayı bekleyen 'klasikler'den birisi. Onu Ursula K. Le Guin'in 'Mülksüzler'ini okuduktan sonra yeniden keşfettim. Dostoyevski'yi tanımak, 'roman'ın ne olduğunu öğrenmek, kapitalizmin oluşum evrelerindeki doğum sancılarını anlamak, dolayısıyla bugünü kavramak için önemli bir kaynak. Benim adıma gecikmiş bir okuma; henüz okumayanlar için de...
Mustafa Sütlaş
Ecinniler -I- (Roman)
Fyodor Dostoyevski (Çev: İ.Yerguz-E. Özden)
Sosyal Yayınlar - Dünya Klas.:15, İstanbul, 1982,
ISBN:975-379-095-3, 364 Sayfa

09.11.2006 (803/35)


DEĞERLENDİRMEM
Gazeteci A. Konuksever'in Güneydoğudaki yaşamın içinden seçip bize sunduğu, bazen yaşarken ayrımına bile varmadığımız yaşanmışlıkların ibret verici, ürkütücü ama bir o kadar da güzel anlatısı. İyi ki yazılmış, iyi ki okura sunulmuş, iyi ki okumuşum.
Mustafa Sütlaş
Caddeye Uzak Öyküler (Öykü)
A.Kadir Konuksever
Agora Kitaplığı - Türkçe Ed.:2, İstanbul, 2004,
ISBN:975-8829-18-1, 142 Sayfa

22.10.2006 (802/34)


DEĞERLENDİRMEM
Gazeteci yazar Hikmet Saim'in 36 yıl önce yayınladığı bir derleme. Dünyanın sayılı yazarlarının, yapıtlarında cinsellik ve seksin nasıl yer aldığını gösteren, bu anlamda da 1970'e kadar insanlık tarihinin cinselliğe bakışını özetleyen önemli bir yapıt. Sahaflarda bulduğum bu kitabın yaklaşık 40 yıl sonra bir güncelleştirmesi yapılmalı..
Mustafa Sütlaş
Türk ve Dünya Edebiyatında Seks (Derleme)
Hikmet Saim (Derleyen)
Venüs Yayınları, İstanbul, 1970,
ISBN: -, 352 Sayfa

14.10.2006 (801/33)


Osman Akınhay, ikinci romanında, orta yaşlarındaki bir 'oğul'un, ölen 'baba'nın yanına geldiği andan, toprağa verildiği ana kadar geçen süre içinde, tanık olduğu tüm ritüelleriyle ölüme bakıyor. Son nefesini veren 'baba'nın saatlerce açık kalan gözlerini kapadıktan sonra, onun ölüsüyle başbaşa kalan 'oğul'un, gasilhanede, babasının bedenini yıkayan gassallara eşlik etmesi ve nihayet, beyaz kefen içinde toprağa verilen 'baba'nın naaşı huzurunda tüm hayatını gözden geçirmesinin hikayesi Ölüme Bakmak.. 
Gün Ağarmasa’yla 78 kuşağının tarihteki ve hayattaki yerini sorgulayan Osman Akınhay, Ölüme Bakmak adını verdiği ikinci kitabında, ölümüyle karşılaşınca babayla gecikmiş bir muhasebeye girişen bir erkek evladın hayata, ölüme, gömülmeye ve kendi kökleriyle geleceğine bakışını anlatıyor...  
DEĞERLENDİRMEM
Daha önce okurken keyif aldığım, güzel çevirileriyle tanıdığım, Akınhay'ı bu kitapla daha yakından tanıdım. İyi bir anlatıcı, ama onun ötesinde duygularını ifade etmesini de, kendisini eleştirmesini de, gerçekliği, bazı 'es geçilen' yanlarını göz ardı etmeden anlatan bir yazar. Daha çok yazmalı, daha çok okunmalı.. 
Mustafa Sütlaş
Ölüme Bakmak (Anlatı)
Osman Akınhay
Agora Kitaplığı, Türkçe Ed.15, İstanbul, 2005,
ISBN: 975-8829-96-3, 112 Sayfa

04.10.2006 (800/32)


'Milliyet'i çok benimsemiş, sevgiyle bütünleşmiş birinin yuvasından ayrılışının öyküsü. Kovulmanın yükünü atmak için ya da attığı için yazmış Zeynep Oral bu öyküyü. Öfkeli bir kalemin yatışması... Basın dünyasında olup bitenlerle ilgileniyorsanız 'Meslek Yarası' merak uyandırıcı bir macera. Duygusal yaklaşımlardan hoşlanıyorsanız, kişisel bir hüzün hikâyesi... İnsancıl ve merak uyandırıcı... Oral’ın anılarını okurken sonu ayrılıkla biten neşeli bir film izler gibi olacaksınız.
DEĞERLENDİRMEM
Başka bir boyutta benzer şeyleri yaşayan ve onun anlattığı dönemi yaşayarak tanık olan biri olarak okurken hem keyif aldım, hem de hüzünlendim. İyi ki yazmışsın sevgili Oral, değerler bir yerlerde kayıt altına alınmalı..
Mustafa Sütlaş
Meslek Yarası (Anı)
Zeynep Oral
Doğan Kitap, İstanbul, 2006,
ISBN: 975-293-464-1, 184 Sayfa

17.09.2006 (799/31)


Doğa nedir? İnsanlığın doğadaki yeri nedir? Toplumun doğal dünya ile ilişkisi nedir? Bir ekolojk çöküntü çağında bu soruları yanıtlamak gündelik yaşamlarımız açısından ve bizimle birlikte diğer yaşam biçimlerinin yüz yüze geleceği gelecek açısından büyük önem taşımaktadır. Bunlar metafizik düşünceye ait uzak, hayali bir dünya ile ilişkilendirilmesi gereken soyut felsefi sorular değildir. Bu sorular değildir. Bu soruları şiirsel eğretilmelerle veya düşüncesiz, sıradan tepkilerle, rastgele bir tarzda da yanıtlayamayız. Bunları yanıtlarken kullanacağımız tanımlar ve etik standartlar, sonuçta insan toplumunun doğal evrimi yaratıcı şekilde destekleyeceğini mi, yoksa, kendimiz de dahil olmak üzere, bütün kompleks yaşam-biçimleri açısından gezegenimizi yaşanmaz hale mi getireceğine, karar verebilir.
DEĞERLENDİRMEM
Toplumsal Ekolojinin en temel kitaplarından birisi. Bookchin'in 2006 yılı ortalarındaki ölümünün gündem haline getirmesi dışında, onun yaklaşımı için söylenenler de onu okumaya yönlendirdi beni. Okuduğumdan çıkardığım, söylemek istediklerini çok dolaylı ve adeta 'korkarak' söylediği.  
Mustafa Sütlaş
Toplumsal Ekolojinin Felsefesi (Deneme)
Murray Bookchin (Çev: Rahmi G. Öğdül)
Kabalcı Yayınevi (64), Felsefe (18), İstanbul, 1996,
ISBN:975-7942-28-6, 197 Sayfa

14.09.2006 (798/30)


Bir kadını tanımak, Cumhuriyet tarihine bambaşka bir gözle bakmak, sonu hüzünle bitse de olağanüstü bir aşk macerasına tanık olmak için 'Latife Hanım'ı mutlaka okumalısınız. Yeni Türkiye’nin kuruluşuna katkıları olan, Türkiye Cumhuriyeti’nin birinci adamına âşık bir kadından söz ediyoruz, unutmayın. İşte gölgede kalmış Latife!
Şimdiye kadar hiç gün ışığına çıkmamış belgeler, yabancı kaynaklardan alıntılar, fotoğraflar Latife Hanım portresini daha ayrıntılı ve net çiziyor. Cumhuriyet tarihiyle birlikte Mustafa Kemal’in portresi de bir kez daha şekilleniyor. Eşiyle siyaset dahil birçok konuda tartışabilen, onunla gurur duyan, onu herkese tanıtmaktan hoşlanan bir erkek bu kitapta ortaya çıkan. Ayrıca, Latife Hanım da Atatürk’le birlikte olduğu dönemle sınırlı kalmıyor, çocukluğu, boşandıktan sonraki yaşamı da giriyor devreye. Öyle olaylar anlatılıyor ki bu kitapta, gölgede kalmış bir aşk gözler önüne seriliyor. Gölgede kalmış bir kişilik şahlanıyor. Kitaba, kadınca bir bakış açısı egemen oluyor. 
DEĞERLENDİRMEM
Resmi tarih, olanlar, olanlarla ilgili bilinenler ve bilinmeyenler. Her tarih yazımı özneldir. Önemli olan her öznelin kendisini ifade edebileceği koşulların varlığıdır. Önemli olan sözü olanın söylemesidir. Önemli olan açıklıktır, şeffalıktır. Öznelin niyetini amacını anlayacak beyinlerin varlığı buna bağlıdır. Sevgili İpek Çalışların ellerine ve aklına sağlık. Tabii yüreğine de çünkü bunlaıı yapıyor diye onu da yargılıyorlar...
Mustafa Sütlaş
Latife Hanım (Biyografi)
İpek Çalışlar
Doğan Kitap, İstanbul, 2006,
ISBN:975-293-478-1, 524 Sayfa

23.08.2006 (797/29)


Abhazya'dan sürülen halkın irili ufaklı teknelerle güç koşullarda Kuzey Karadeniz kıyılarına çıkışıyla başlayan bir roman. Adige, Ubıh ve Abhazların, yani Çerkeslerin Osmanlı topraklarındaki serüvenini anlatıyor. Yıl 1864. 
İlkokula başlamadan önce çocukluğumun geçtiği Sapanca'da tanıdığım Çerkesler, kendine özgü kültür ve davranışları olan bir topluluktu. Çerkes toplantılarında çalınan armonikaya ayak uyduran danslarıyla başımızı döndüren rüya gibi genç kızlar, uçar gibi dans eden delikanlılar hepimizin hayranlığını çekerdi. Dans eşlerini genç kızların seçmesine şaşkınlıkla bakar, sonra da erkeklerle kadınlar arasındaki mesafeye şaşardık. Yemeklerde erkekler oturur, sadece kadınlar hizmet ederdi. Misafirperverlikleri dillere destandı. Ama erkek kadın arasında kaç göç yoktu. Her şeyleri çok temiz, çok özenliydi. Gururlarına çok düşkün oldukları bilinirdi. 
Hayri Ersoy'un romanında bir Çerkes topluluğunun bütün özellikleri işlenmiş. Öyle ki Çerkesleri hiç tanımayan biri bile bu romanın karakterlerinde bir halkın ruhunu çok iyi tanıyacak, o acı sürgün döneminde, hastalıklar, ölümler, yoksunluklarla boğuşurken, nasıl bir sosyal terbiye içinde birbirlerine dayanak olduklarını görebilecek. 
Dr. Erdal ATABEK 
DEĞERLENDİRMEM
Bir halkın göçünün ve bu gö çsırasında yitirdiklerinin hikayesi. İnsanın insana ettiğinin ve neler edebileceğinin yaşanmış bir öyküsü. Direnmenin ve umudun başarısının hikayesi. Hayri Ersoy 'şovenizme' düşmeden bunu bizlere anlatıyor. Okunmalı...
Mustafa Sütlaş
Sürdüler Sürgün Oldum (Roman)
Hayri Ersoy
Epsilon Yayıncılık, İstanbul, 2005,
ISBN:975-331-691-7, 289 Sayfa

17.08.2006 (796/28)


Bağnaz dincilerin saldırısından çekindiği için 'yıldız' anlamına gelen Nedjma takma adını kullanan Faslı yazarın cinselliği kaleme aldığı 'Badem' adlı roman Batı'da büyük ilgi görüyor. Zorla evlendirilip ilk gecesini 'kabus' gibi geçiren Arap bir kadının cinselliği ve kadınlığını keşfetmesini anlatan kitap Fransa'da 100 binler sattı, on yedi dile çevrildikten sonra ABD'de de piyasaya çıktı. 'Badem', Batı dünyasında büyük değişim yaratan Marguerite Duras'nın 'The Lover' ve Catherine Millet'nin 'Catherine M'in Cinsel Hayatı' adlı kitaplarıyla eş tutuluyor.
Kitap, Badra adlı kahramanın Fas’ın bir köyünde büyüdüğü ve dişiliğini keşfettiği yılları anlatıyor. Badra gerçek aşkı hayal ederken kendisinden oldukça yaşlı bir adamla evlendiriliyor.Zorla hamile bırakılmaya çalışılıyor,acılara sessizce katlanıyor ve sessizce öfkesini kusuyor.En sonunda,Tanca’da yaşıyan teyzesi Selma’ya kaçıyor ve burada,ona aşkın ve cinselliğin sırlarını öğreten eğitimli,zengin,Avrupalı doktor Driss ile karşılaşıyor.Bu ilişki ,Badra’nın yaşamını değiştirse de mükemmel olamıyor.Driss,onunla evlenmeyi evlenmeyi reddediyor.On yıl sonra bambaşka şartlarda Driss’le yeniden karşılaşmak üzere….
DEĞERLENDİRMEM
Genel olarak çok satan kitapları okumuyorum. Ama biraz da reklamların etkisiyle okuduğum bir kitap. Okumakla farklı bir dünyayı tanımış oldum. Ama roman olarak düşünmemek gerekli...
Mustafa Sütlaş
Badem (Roman)
Nedjma (Çev: Bilge Erkut)
Er-Ko Yayıncılık, İstanbul, 2005,
ISBN:975-00297-0-4, 222 Sayfa

11.08.2006 (795/27)


DEĞERLENDİRMEM
Öğrenciliğini yaptığım bir 'hoca'mın çok geç tanıştığım şiirlerinden bir demet. Güzel ve duyarlı... Keşke öğrencisiyken bundan haberim olsaydı...
Mustafa Sütlaş
Beş Kala(Şiirler)
Uğur Hacıhanefioğlu
Golden Medya- Kendi Yayını, İstanbul, 1999,
ISBN:-, 153 Sayfa

09.08.2006 (794/26)


Paulo Freire hayatını ezilenlerin eğitimine, özellikle de okuma yazma bilmeyen yetişkinlerin eğitimine adamış bir eğitimci. Ezilenlerin Pedagojisi'nde ise sadece belli eğitim merkezlerinde uygulanacak alternatif bir pedagoji değil, amaçları kadar kullandığı araçlar da özgürlükçü olan bir özgürleşme siyaseti öneriyor. Ona göre, siyaset, kelimenin en geniş anlamıyla bir eğitim süreci çünkü. Freire öncelikle 'bankacı eğitim modeli'ni reddeder. Onlar nesne, öğretmenler (ya da siyasal liderler) öznedir. Bu modelde dünya kapalı, durağan bir düzen, verili, tamamlanmış bir gerçeklik olarak sunulur. Diyalog değil, tek yanlı bir dayatma söz konusudur. Bu, ezilenleri kaderciliğe iten, özgürlükten korkmalarına yol açan ve bu yüzden de üzerlerindeki tahakkümü pekiştiren bir modeldir. Freire buna karşı, ezilenlere dayatılmayan, onlarla diyalog  içinde oluşturulan bir pedagoji (=siyaset), 'problem tanımlayıcı eğitim' dediği bir model önerir. Freire'in önerdiği model, insanların dünyayla ilişkilerindeki problemleri tanımlamalarını, dünyayı insanın kendini yaratma görevinde kullandığı bir malzeme olarak görmelerini sağlar. Diyaloğun ön şartı ise insanlara inanmaktır, sevmeyi becerebilmektir.
DEĞERLENDİRMEM
Üzerinde konuşulacak, tartışılacak ve yazılacak bir başucu kitabı daha... Eğer eğitim sizin için önemliyse ve eğitimi doğru anlamak, dahası uygulamak ve yaşamak istiyorsanız, eleştirel bir gözle ama mutlaka okumanız gereken bir kitap
Mustafa Sütlaş
Ezilenlerin Pedagojisi(Den.-İnc.)
Paulo Freire (Çev: Dilek Hattaoğlu- Erol Özbek)
Ayrıntı Yayınları:33 İnc.33, İstanbul, 2003,
ISBN:975-539-090-1, 198 Sayfa

06.08.2006 (793/25)


Gecenin Şamarı barına, ana rahminde birbirine bağlanan bebekler gibi kök salmış olarak toplanmış insanlar: ihtişamları ve kötü huylarıyla, harcama eğilimleri ve sınırları ihlal edici hayal güçleriyle, zor erişilebilir bir dünyanın inançsız müritleri. Hepsinin bildiği bir gerçek, ölümlü bir insanın her zaman bir diğerinin tuzağı olduğu. İtiraf edilemeyecek zevkleri ve sapkınlıklarıyla, acıyı gülüşün içinde çekecek olan ve ölüm döşeğinde bile zevk içinde titrenebileceğini farz eden gecenin melek yüzlü şeytanları... Semra Topal'ın, bir anlamı da hıçkırık olan erotik gülüşe adadığı bu romanının teması, erotizm. Başka bir ifadeyle, tehlikeyi göze almadan yaşanması imkânsız olan hazlar dünyası. Çıplaklığı yazgılı bir gecede, bu güzel çılgınların bir ellerinde neşter duruyor, öbür ellerinde kürek. Gece boyunca, dünyanın bütün sevimsiz emanet kostümlerine hep birlikte koca bir mezar kazıyorlar... 
DEĞERLENDİRMEM
Semra Topal'In okuduğum ilk kitabı. Çok yakınımızdaki başka bir dünyayı anlatıyor. Topal'ın anlatım tarzını yıllar önce okuduğum Sevgili Latife Tekin'in ilk romanı olan 'Sevgili Arsız Ölüm'deki anlatım tarzına benzettim. Çizdiği portreler yaşayan insanlar. Bence gelecek vaadeden yeni dönem yazarlarımızdan birisi olacak. İzlemeye değer. Güzel ve etkileyici bir roman okuyun...
Mustafa Sütlaş
Gece Gülüşü(Roman)
Semra Topal
Agora Kitaplığı:89 - T.Ed:16, İstanbul, 2006,
ISBN:975-8829-56-4, 136 Sayfa

25.07.2006 (792/24)


Hürriyet'in Nesin Vakfı'na ve Nesin yayınevine destek olmak üzere özel olarak derlediği bir kitap
DEĞERLENDİRMEM
Aziz Nesin'i okumak her zaman insana iyi gelkiyor. İnsan her okuyuşta farklı bir keyif alıyor. İyi bir Aziz Nesin'imiz var. Yoksa yaşam gerçekten çekilmez olurdu...
Mustafa Sütlaş
Gerçeğin Masalı(Öykü-Mizah)
Aziz Nesin
Nesin Yayınevi, Özel basım, İstanbul, 2006,
ISBN:975-9038-74-9, 154 Sayfa

23.07.2006 (791/23)


Romanım Mülksüzler, kendilerine Odocu diyen küçük bir dünya dolusu insanı anlatıyor. İsimlerini toplumlarının kurucusu olan Odo'dan alıyorlar; Odo romandaki olaylardan kuşaklarca önce yaşamış, bu yüzden olaylara katılmıyor, ya da yalnızca zımnen katılıyor, çünkü bütün olaylar aslında onunla başlamıştı. Odoculuk anarşizmdir. Sağı solu bombalamak anlamında değil: kendine hangi saygıdeğer adı verirse versin bunun adı tedhişçiliktir. Aşırı sağın sosyal-Darwinist ekonomik özgürlükçülüğü de değil; düpedüz anarşizm: eski Taocu düşüncede öngörülen, Shelley ve Kropotkin'in, Goldmann ve Goodman'ın geliştirdiği biçimiyle. Anarşizmin baş hedefi, ister kapitalist isterse sosyalist olsun, otoriter devlettir; önde gelen ahlakî ve ilkesel teması ise işbirliğidir (dayanışma, karşılıklı yardım). Tüm siyasal kuramlar içinde en idealist olanı anarşizmdir; bu yüzden de bana en ilginç gelen kuramdır. – Ursula K. Le Guin
DEĞERLENDİRMEM
Hep denilir ya; 'bir kitap okudum' yaşamım değişti diye... Öyle bir kitap. Benim geçmişte öğrendiklerimle gelecekte kurmayı planladığım yaşamın el kitabı, rehberi... Sizin için de öyle olabilir. BU kitapla ilgili çok şey yazılıp söylenmiş daha da söylenecek... Ben de yazacağım...
Mustafa Sütlaş
Mülksüzler(Roman-Bilimkurgu)
Ursula K. Le Guin (Çev: Levent Mollamustafaoğlu)
Metis Yayınları, İstanbul, 2005,
ISBN:975-342-528-7, 335 Sayfa

22.07.2006 (790/22)


Üç Ekoloji beşinci sayısında milliyetçiliği ele alıp sorguluyor. Bunu yaparken Türkiye'deki ve Dünyadaki yeşil hareketin dün ve bugün milliyetçiliklikle ilgili bağlarını tartışıyor.
DEĞERLENDİRMEM
Yeşil düşünce ve dünyanın halini anlamak ve anlamanın ötesinde müdahale etmek için bir şeyler yapmak isteyenler için...
Mustafa Sütlaş
Üç Ekoloji Doğa Düşünce Siyaset Seçkisi-5(Den.-İnc.)
Ed. Ümit Şahin-Ayşem Mert
Yeşil Kültür Sanat ve Düş. Der. Yay., İstanbul, 2006,
ISBN:975-8829-27-7, 159 Sayfa

14.07.2006 (789/21)


Üç Ekoloji dördüncü sayısında kapsamlı bir ekonomi dosyası açıyor. Dosya kapsamlı olmakla birlikte yine de ekonomi gibi geniş bir başlığın ancak bir yönünü ele almayı hedefliyor. Dosyanın hedefi bugünkü ekonomik sistemin yeşil bir bakış açısıyla eleştirisi ve üretilen bazı alternatiflerin tartışmaya açılması. Sistemi nasıl adlandırmamız gerektiği üzerinde tartışmak gerekir mi? Kuşkusuz kapitalist bir sistemde yaşıyoruz; tarihsel kapitalizm, endüstriyalizm, neoliberalizm, şirket küreselleşmesi, emperyalizm, yeni sömürgecilik, serbest piyasa ekonomisi gibi tanımlar da ekonomik sistemin durduğunuz yere ve baktığınız yöne göre değişen tanımlarından bazıları olabilir. Ama tüketim toplumu bu tanımların arasından sahip olduğu biraz daha farklı tonlamayla sıyrılıveriyor. Aslında tüketim toplumu, mevcut kapitalist sistemin başka bir dille söylenişinden, ya da kapitalizmin bir aşamasını ifade etmekten öte, bir kültürel yapıya da işaret ediyor. Toplumlarımızın saplanıp kaldığı tek renkli ve tek sesli kültürün kapitalizmin geldiği yeni aşamalarla olan bağını gayet güzel anlatan bir tanım tüketim toplumu. 
DEĞERLENDİRMEM
Yeşil düşünce ve dünyanın halini anlamak ve anlamanın ötesinde müdahale etmek için bir şeyler yapmak isteyenler için...
Mustafa Sütlaş
Üç Ekoloji Doğa Düşünce Siyaset Seçkisi-4(Den.-İnc.)
Ed. Ümit Şahin-Ayşem Mert
Yeşil Kültür Sanat ve Düş. Der. Yay., İstanbul, 2005,
ISBN:975-8829-88-2, 191 Sayfa

14.07.2006 (788/20)


Yaşlı bir Amerikalı profesörle çocuğu yaşındaki karısı, kendilerini Latin Amerika'nın gizemli ortamında gelişen bir öykünün içinde bulurlar. Genç ve yakışıklı Grove ve güzel metresi Luchita'yla tanıştıktan sonra profesörle karısının dingin yolculuğu, yerini anlaşılmaz olaylarla dolu bir serüvene bırakır. Görünüşte rastlantısal olan bu tanışma, romanın başkişilerinin hayatını tümüyle değiştirir, beklenmedik bir sona ulaştırır. İkinci Dünya Savaşı sonrası Amerikan edebiyatının seçkin adlarından olan Paul Bowles'ın büyük başarı kazanan ilk romanı The Sheltering Sky, İtalyan yönetmen Bertolucci tarafından filme alınmış, ülkemizde Çölde Çay adıyla gösterilmiştir. Can Yayınları arasında ilk kez yer alan Paul Bowles'ın en nitelikli romanı olarak tanımlanan Yükseklerde, baştan sona şaşırtmacalarla dolu, sürükleyici bir serüven.
DEĞERLENDİRMEM
Eğer tatilde okuyacak birşey bulamadıysanız en son okumanızı önereceğim bir kitap. Kapağında yazanlara bakınca başka bir kitap okuduğunuzu düşünebilirsiniz.
Mustafa Sütlaş
Yükseklerde (Roman)
Paul Bowles (Çev: İlknur Özdemir)
Can Yayınları - Çağ.Dün. Yaz, İstanbul, 1995,
ISBN:975-510-654-5, 200 Sayfa

07.07.2006 (787/19)


Aldığı klasik medrese tahsilinin yanısıra, sağlam güçlü mantığı ile, her şeyi akıl süzgecinden geçirmiştir. Her sosyal olayın nedenini,  araştırmak ihtiyacını duşmuştur.Kazanuko Jabağ  hakkında yazan ya da konuşanlar, şu ortak kararda birleşmişlerdi: O, doğru olduğunu bildiği şeyleri söylemekten çekinmemiş. Kararlılığını daima ortaya koymuş, demokrat bir davranış içinde olmayı bilmiştir. Okuyucularımızın, hayatının önemli bir bölümü gölgede kalmış bu ilgi çekici kişiyi, tanımaktan zevk alacaklarını ümit ediyoruz.
DEĞERLENDİRMEM
Kuzey kafkasya'da yaşayan ve yaşamı bir çok dersle dolu bir bilge kişinin, artık 'mitolojik' hale geldiği için biraz abartılmış, ama gerçeklere dayanan yaşam öyküsü. Piyasada bulunan bir kitap değil. Ama sahaflarda elinize geçirirseniz alın ve okuyun. Kaybetmezsiniz...
Mustafa Sütlaş
Kazanuko Jabağ (Biyografik Roman)
Osman Çelik
AyyıldızYayınları-İtalik Kitapları:25, Ankara, 2001,
ISBN:975-8398-19-9, 236 Sayfa

02.07.2006 (786/18)


Murathan Mungan’ın yazarlığında tiyatro özel bir yere sahip. Mahmud ile Yezida, yazarın hem yayımlanan ilk kitabı, hem de yazdığı ilk oyun. Daha sonra yazdığı Taziye ve Geyikler Lanetler ile birlikte Mezopotamya Üçlemesi’ni oluşturan oyun, yurtiçinde ve yurtdışında birçok amatör, yarı-amatör, lise ve üniversite topluluğu tarafından sahnelendikten sonra 1993’te de Ankara Devlet Tiyatroları tarafından oynanmıştır. 1992’de üçlemenin son halkası olan Geyikler Lanetler’in tamamlanmasıyla birlikte, 1994’te bu kez üç oyun bir yıl boyunca arka arkaya Antalya Devlet Tiyatroları tarafından sahnelenmiş, yine aynı yıl İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivali’nde, üç oyun on bir saat süren bir gösteri olarak sunulmuştur. Mahmud ile Yezida ve Mungan’ın diğer oyunları, sahnelenme başarılarının yanında, kitap yayıncılığı açısından da son derece başarılı oldular. Bu kitaplar, ülkemizde yaygın olan, oyun kitaplarının okunmayacağına dair yaygın kanının aksine, yüksek satış rakamlarına ulaşarak oyunların da okunabileceğini kanıtladılar. 
DEĞERLENDİRMEM
Mungan'ın izleme olanağını bulamadığım çok güzel bir oyunu. Onu okumak, oynamak ve izleme bugün her zamankinden daha önemli. İnsanın bir değer olarak üstünlüğünün her türlü çıkarın üzerinde olduğunun ama aynı oranda da insanın 'kötü'lüğü karşısında herşeyden değersiz olduğunu gösteren,gerçek  bir öykü..
Mustafa Sütlaş
Mahmud İle Yezida (Oyun)
Murathan Mungan
Metis Yayınları-Ed.:39, İstanbul, 1992,
ISBN:975-342-013-7, 98 Sayfa

02.07.2006 (785/17)


'Evet zaman herşeyi alt üst etti... Geçmişte atalarımız barış, sevgi ve muazzam bir uyum içinde yaşadılar”; ve her şeye yeteri kadar sahiptiler… Toprakları ile ilgili herhangi bir tartışmaları yoktu; toprak herkesin kullanımına açık öylece duruyordu ve hepsinin barış ve dostluk içinde yediği kocaman bir tek kapları vardı. –Fakat ne yazık ki şimdi öyle değil, tüm avcılığımız, balıkçılık alanlarımız ve kuş avcılığımız tamamen yok edildi. Ve şimdi kendi topraklarımızda çalışmaya sığır, at ve domuz beslemeye ve arazi parselleri üzerine evler ve parmaklıklar inşa etmeye başladık ve artık açıkça anlıyoruz ki artık bize bir tek kap ve bir ateş yetmeyecek. Bazıları diğerlerinden daha güçlü ve onlar yoksullar, zayıfları, sakatları ve körleri yaklaştırmayıp, o büyük kabı kendilerine ayıracaklar… Zavallı dul kadınlar ve öksüzler bir kenara itilmeli ve onlar orada aç-bilaç ölmeli'
DEĞERLENDİRMEM
Bilgiden çok yorumun ağır bastığı bir çalışma. Girişteki Sibel Özbudun'un yazısı kitabı okutuyor. Solcular için bir bellek ve inanç tazeleme kitabı.. Hâlâ okuyanlarının olmasını diliyorum. Kızılderililere yapılanlara ilişkin çok sayıda kitabın olmasını dilediğim gibi....
Mustafa Sütlaş
Kızılderili Soykırımı (Deneme, İnceleme)
George Novack (Çev:Mehmet Beyazıt)
Özgür Üniversite Kitaplığı:39, Ankara, 2003,
ISBN:975-8449-22-2, 160 Sayfa

14.06.2006 (784/16)


Eleştirmen Semih Gümüş: Fatih Özgüven'in Bir Şey Oldu kitabını okuduğumda ilkin öykünün edebiyatımızdaki zengin birikimini düşündüm. Sanırım edebiyatımızda öykünün sahip olduğu, sınırlarına ulaşılması epeyce güçleşmiş olan bu büyük birikim ve onun içinde hâlâ saklı durup bütünüyle dışavurulamamış gizilgüç, beklenmedik öyküleri ve öykü yazarlarını çıkarabiliyor içinden.
DEĞERLENDİRMEM
Fatih Özgüven'in sınırsız düş gücünün, bunu basitçe öykülendirmekteki başarısının, duyup düşündüklerini sıradan gündelik dille ayrıntılandırmasının bir örneği..Herkese 'ben de böylesini yazarım' dedirtecek ama kolay kolay üstesinden gelemeyeceğini gösteren bir öyküler demeti..
Mustafa Sütlaş
Bir Şey Oldu (Öyküler)
Fatih Özgüven
Metis Yayınları, İstanbul, 2006,
ISBN:975-342-556-2, 122 Sayfa

28.05.2006 (783/15)


1920’lerin başında İstanbul, Güzelbahçe’de başlayan bir yaşam…Yangınlar, acılar, sıkıntıların ardından sağlık sektöründe “Kral” lakabını edinmiş bir kişi: Salih Binbay. Devl+6et hastanelerine ilk olarak yoğun bakım üniteleri, “yeni doğan” üniteleri kurmuş; suni kalp, böbrek getirmiş ve bu sektörde pek çok ilki başlatmış Salih Binbay, bir dönemin ünlü doktorlarından eğlence yaşamına, Bedii Faik, Süleyman Demirel, Kâzım Taşkent, Gönül Yazar gibi sembollerine renkli portrelerle geçen yıllarını ve hatıralarını anlatıyor. Tüm yaşamlar gibi hüznü ve mutluluğu barındıran Sağlık Olsun, sağlık, sağlık ve bankacılık sektöründe yaşananları tüm çıplaklığıyla ortaya koyan bir itiraf niteliğinde…
DEĞERLENDİRMEM
Öylesine aldığım ve keyifle okuduğum bir kitap. Bir tür itirafname, ihbarname ve hatta ihtarname... Savcılar okumalı, sağlık idarecileri okumalı, hekimler okumalı ve bu insanların eline mahkum olan tüm vatandaşlar okumalı.. Ticari sağlık sektörü ve onunla işbirliği yapan hekimlerin, siyasetçilerin yaptıkları ve yapamadıkları. Aslında günümüzde isimlerinden bşka hiç bir şeyin değişmediği bir dünyayı ve ortamı ilk elden öğreniyorsunuz. Sağolasın Salih Binbay..
Mustafa Sütlaş
Sağlık Olsun (Anı)
Salih Binbay
Alfa Yayınları:1467, Anı:1, İstanbul, 2004,
ISBN:975-297-503-8, 167 Sayfa

10.05.2006 (782/14)


Gün gelir, her şey değişir./Gün gelir, hapisteki insan çıkar, dışardaki hayata karışır./Gün gelir, kürsüde oturup kararlar veren yargıç emekli olur, avukatlığa başlar./Gün gelir, güvenlik komutanı emekli olur./Gün gelir, gardiyan işinden ayrılır, başka işe girer./Hapisane zor geçittir./Kimse hapisaneye girdiği gibi çıkmaz./Ya büyür ya küçülür./Büyüse de insandır, küçülse de insandır. İnsan./Bu dünyanın insanıdır.
DEĞERLENDİRMEM
Sevgili Hocam Erdal Atabek'in uzunca bir aradan sonra yeniden okudum bu kitabıyla ilgili söylenecek çok şey var. Can Yayınları'nın bastığı bu kitabı ancak sahaflarda bulunması büyük kayıp.... 
Mustafa Sütlaş
Sözüm Sanadır (Anı)
Erdal Atabek
Can Yayınları, Türk Yazarları, İstanbul, 1989,
ISBN:975-510-121-7, 264 Sayfa

11.04.2006 (781/13)


Okullaştırma, eğitimle aynı anlama mı gelmektedir? Kesinlikle hayır. Herkes gün be gün bir şeyler öğrenmektedir. Dürüst olmak gerekirse, çoğumuz, yaşamımızda okullaşmanın direk ve derin bir etkiden son derece yoksun olduğunu görürüz. Bu durumda iki soru ortaya çıkmaktadır: Her toplumda okullaşmaya bu derece büyük bir önem ve prestij kazandıran nedir? Eğitimin işlevi bir şüphe içeriyorsa, okullaşma gerçekte ne anlama gelmektedir? Ivan Illich, bu eserinde okulun, statükonun korunmasına vesile olan araçlardan biri olduğundan dolayı bu prestije sahip olduğu yolundaki tezini kanıtlamaya çalışmaktadır. Ona göre günümüzdeki okullar eğitimi açısından etkisiz olduğu kadar, bölücü bir nitelik de taşımaktadır.
DEĞERLENDİRMEM
İllich'in tüm kitapları okunmalı. Sağlığın Gaspı'ndan sonra okuduğum bu ikinci kitabında, resmi-zorunlu eğitimi ele alıyor ve çok farklı şeyler söylüyor. Türkiye'de bir kaç kez basılan bu kitabın Şule Yayınları'nın yayınladığı bu basımının dili de özenli ve güzel olsaydı, eğitimle ilgisi olan herkesin 'mutlaka' okuması gereken bir kitap olduğunu söyleyebilirdim. Çevirideki sorunları dert etmeyecek olanlar bence yine de okumalı.
Mustafa Sütlaş
Okulsuz Toplum (Deneme-İnceleme)
Ivan D.Illıch (Çev: Mehmet Özay)
Şule Yayınları:259, Düşünce Diz.:17, İstanbul, 2005,
ISBN:975-7796-66-2, 141 Sayfa

06.04.2006 (780/12)


Yatak insanın sadece bedeninin değil ruhunun da soyunduğu yerdir.  Ve eskilerin “nikahta keramet vardır” sözünü, o yıllarda insanların evlenmeden evvel birbirlerini gerçek anlamda tanıyacakları yer olan yatağa henüz girmedikleri için söylediği düşünülürse, artık çağımızda “yatakta keramet var”!  Ama tabii bazen “melanet” de bulunuyor! 
DEĞERLENDİRMEM
Popüler kitapları çok okumam. Ama bu kitabın ne dediğini merak ettim ve okudum. Bilinen ama sık ve kolay ifade edilmeyen şeyleri, üstlik bir bölümünü de yine 'es' geçerek yazmış Kazmacı. Samimiliği kendine dair konularda yazdıklarında daha çok ortaya çıkıyor. Ama genellemeleri herks ve her durum için doğru değil. Yalnız kadınlkarın cinselliklerinin farkına varmalarının, erkeklerin egemenliğinin sorgulanmasının ilk basamağı olacağı gerçeğine vurgu yapıyor.
Mustafa Sütlaş
Yatakta Keramet Var (Anı, Deneme)
Güler Kazmacı
Neden Kitap, İstanbul, 2006,
ISBN:975-254-114-3, 160 Sayfa

05.04.2006 (779/11)


Bu kitap, yeterince haksızlığa uğradığında, yeterince dövüldüğünde dönüp insanlığa saldıranların, bu kez insanlığa uğramanın ve dövülmenin önüne geçmeyi denemesinin öyküsüdür. Bu kitap, Latin Amerika’da yaşanan bir devrim deneyiminin sorgulanışı, tüm dünyada güçlenmeye başlayan antikapitalist oluşumun izinin sürülmesidir. Yüzyılın ilk devriminin notları…
DEĞERLENDİRMEM
Önce Temelkuran'ın ağzından dinledim anlattıklarını. Sonra kitabı aldım ve okudum. Anlatırken beni çok etkileyen noktalar, okurken daha da derinlere uzandı. Kafam karıştı. Hayallerim pekişti. Dersler çıkardım. 'Başka bir dünya mümkün' dediğimiz bir dünya orada duruyordu. Bir gerçeklikti.  Düşüncelerinizi ve duygularınızı yenilemek, insana olan güveninizi kazanmak ve yitirdiğimiz değerlerin yitmediğini, yitmeyeceğini ve orada durduğunu görmek için mutlaka okuyun.  Okumakla kalmayın, Ece Temelkuran'ın dediği gibi bu kitaptan haberi olmayanların kitabı okuması için elinizden geleni yapın. Özellikle 'başka bir dünya'ya en çok gereksinimi olanlara, yani yoksullara, yani kadınlara, yani 'ikinci sınıf' sayılanlara, 'öteki'lere... 'Şöyle ellerini toprağa dayayıp ayağa kalksınlar' diye, Venezuela'da, Güney Amerika'da olduğu gibi.. Eline sağlık Ece Temelkuran, aklına, yüreğine sağlık... Sana çok teşekkür ediyorum.
Mustafa Sütlaş
Biz Burada Devrim Yapıyoruz Sinyorita (Anı, Deneme)
Ece Temelkuran
Everest Yayınları, Siyaset:35, İstanbul, 2006,
ISBN:975-289-290-6, 220 Sayfa

08.03.2006 (778/10)


Psikiyatristlerin konsültasyon esnasında kendilerini ortaya koyuşları, mesleki bilgilerine ve tecrübelerine, hastalara karşı duydukları sevgiye dayanır. Konsültasyon esnasında bir iş icra etmektedirler. Bu işin onların tüm yaşamlarında kapladığı yerin büyüklüğü, yazınımızda yeterince aktarılamamıştır. Dr. Latif Alpkan’ın Bakırköy Öyküleri, bunun mümkün olabileceğinin kanıtıdır. Diğer yandan bu öykülerde hastaları, dolaylı bir amaca hizmet etmek için değil, onları seven Latif Ağabeylerinin, onların görünmezliğine son verme savaşının kahramanları olarak buluruz. Dr. Latif Alpkan tanıdığı bu hastaların gönlünde bıraktıkları boşluğu doldurmaktadır sanki yazarken… Onun kalbindeki boşluk, tüm toplumun vicdanıdır. Edebiyat da umarsızlığa düşmüş insanın en meşru silahıdır. 
DEĞERLENDİRMEM
20 yıldan fazla bir zaman çalıştığım yerin bitişiğindeki hastanenin içinde yaşanan gündelik olayları anlatan bir kitap. Yazarı bir hekim; 'herkes kadar ben de yazarım' demiş ve yazmış. Onun gözünden görmek ve onun anladıklarını anlamak isteyenler açısından yararlı. Tabii ki çok daha farklı bakışla yazaılanları olmuştur, çok daha iyileri yazılmıştır, yazılacaktır da... Psikiyatrik sorunu olan hastalara dair herkesin bildiklerine benzer anılar.Yazarını tanımak için okunabilir..
Mustafa Sütlaş
Bakırköy Öyküleri (Anı)
Dr. Latif R. Alpkan
Hayat Yayınları:206, İstanbul, 2005,
ISBN:975-6218-19-3, 122 Sayfa

08.03.2006 (777/09)


Babamla ben, orada öylece oturup kırmızı gökyüzünü seyrederken babam neden tekrar geri dönemeyeceğimizi söyledi. Siyahlar, beyazları uzaklara sürdüler, dedi ve kolunu havada savurarak havayı içine çekti, bıraktığımız tek şey bu, dedi.
'Bu ülke bizim insanlarımız gelmeden önce bomboştu. Her şey, gördüğün her şeyi biz yoktan var ettik. Burası bize tanrı tarafından verildi ve buraya biz göz kulak oluyoruz. Neye mal olursa olsun.'
DEĞERLENDİRMEM
En çok gitmeyi istediğim ülkelerden birisi olan Güney Afrika Cumhuriyeti'nin siyahlar değil 'Afrikan'ların yönetimde olduğu dönemi, onların gözünden ve tam da yitirdikleri dönemde anlatan, 'ırk ayrımı'nın dayanaklarını ve özellikle de bakışını ortaya koyan, roman olarak kimi eksiklikleri olsa da iyi sergileyen bir kitap. Eğer ideolojiniz doğruysa öğreneceğiniz çok şey var. Ama yanlışsa 'ırkçı' yaklaşımlarınız pekişebilir. Dikkat...
Mustafa Sütlaş
Elmaların Kokusu (Roman)
Mark Behr (Çev:Köksal Gülerkaya)
Nokta Kitap, İstanbul, 2004,
ISBN:975-8823-58-2, 208 Sayfa

25.02.2006 (776/08)


Tanzimat’tan bu yana sürekli değişen politik ve toplumsal değerler karşısında tutunmaya çalışan Türk okur-yazarının kara güldürüsü. Eylemsizlikle geçmiş bir yaşamın getirdiği beceriksizlik ve gülünç olma korkusundan Atay sürükleyici bir oyun çıkarmış.
DEĞERLENDİRMEM
Hem tiyatroyla yakından ilgilen, hem Oğuz Atay'ı tanı bil, hem de bu oyununu bu zaman kadar okuma. Olacak iş mi? Tiyatromuzun çok az oynana bir 'klasiği'. Herkes okumalı. Her tiyatro her dönem oynamalı. Oynayanlar ve oyunla yaşayanlar için...
Mustafa Sütlaş
Oyunlarla Yaşayanlar (Oyun)
Oğuz Atay
İletişim Yayınları: 45, 2. Baskı İstanbul, 1988,
ISBN:975-470-210-1, 104 Sayfa

03.02.2006 (775/07)


Toprak Işık insanları hikâyeler aracılığıyla anlatmaya devam ediyor. Ama onun insanları bildiğimiz masal veya roman kahramanları değil, bildiğimiz, her gün sokakta görüp yanlarından geçtiğimiz birbirini tanımayan insanlar. İlk kitabı Sırabaşı sonrası, Toprak Işık birbirini tanımayan insanları Halat Gösterisi aracılığıyla birbirlerine yaklaştırıyor. 
DEĞERLENDİRMEM
Aldıktan sonra uzun süre okuamadan rafımda duran kitaplardan birisiydi. Okuyunca hoşuma gitti. Daha önce okumadığıma hayıflandım. Gündelik yaşamın sıradan olaylarını, gündelik sözcüklerle anlatırken, insanın farklılıklarını ve farklı yanlarını ortaya koyan güzel bir kitap. Sonra yazdıklarını da okumalı...
Mustafa Sütlaş
Halat Gösterisi (Öykü)
Toprak Işık
İletişim Yayınları: 945, Çağ. Türk. Ed.:130; İstanbul, 2003,
ISBN:975-050-184-5, 198 Sayfa

25.01.2006 (774/06)


Kitabın tanıtımından:
Mümin Sekman'ın yeni kitabının adı: 'Her Şey Seninle Başlar.' Kitabın birinci baskısı 100.000 adet yapıldı. kapak tasarımını Kill Bill, Frida gibi filmlere yaptığı afişlerle adını duyuran Emrah Yücel yaptı. fiyatı, etiketine bakılmadan alınabilsin diye 2.5 YTL. Kitapta 'hayatta ya tozu dumana katarsın, ya da tozu dumanı yutarsın, seçim senin!' deniyor.
DEĞERLENDİRMEM
Kitabı Toplum Gönüllülerinin Kavacık'taki Gençlik merkezi'ni ziyaret ettiğim sırada vermişlerdi. Bu tür kitapları genel olarak okuma alışkanlığım yoktur. Ancak herkesin neleri okuduğunu öğrenmek için okudum. 
Kapitalizmin 'bireysel kurtuluş' (?) önerisi doğrultusunda 'bir gün sen de kazanabilirsin' ideolojik kandırmasını sağlayan kitaplardan birisi. Okumaya değmez. Ben okudum bir zaman harcadım. Zamanınızın değeri varsa siz okumayın.
Mustafa Sütlaş
Herşey Seninle Başlar (Deneme)
Mümin Sekman
Alfa Yayınları:1640 - Kişisel Gelişim:48, İstanbul, 2005,
ISBN:975-297-699-9, 149 Sayfa

14.01.2006 (773/05)


Kitabın tanıtımından:
Doğduğu ilk günden itibaren anlamsız, katı bir eşitsizliğin kurbanı olan kızlar; kendilerinden sürekli büyük şeyler başarmaları beklenen erkekler ve onların aileleri... Gelenek denen amansız kıskacın can yakan gölgesini hep üstünde hisseden, ama tabularını aşamayan toplumlar... iki kadın: Ganat ve Nergis. Çocukluklarından beri dost olan, kimliklerini, kadınlıklarını birlikte keşfeden iki insan. Ataerkilliğin baskısında saflıklarıyla yaşayan, yolunu bulmaya çalışan iki kız çocuğu...Nergis'in başhemşirelik yaptığı akıl hastanesine Ganat gelir bir gün, hasta olarak. Birbirleriyle konuşmaları da görmezden gelmeleri de ayrı bir zorluktur. Ama yüzleşmenin sancısı özgürlüğü doğurur...Şeytanın Masumiyeti'nde Mısırlı feminist yazar Neval el-Saadavi, ataerkilliğin acımasızlığını, yersizliğini ve onun baskısı altında yaşayan erkeklerle kadınların kıstırılmışlığım, okurun içine işleyen şiirsel bir üslupla anlatıyor.
DEĞERLENDİRMEM
Yapıtlarını çok sevdiğim ve severek okuduğum, bir meslektaşı olmaktan da gurur duyduğum bir insan. Günün birinde tanışmak en büyük mutluluk olacak benim için. 
Bu kitabında da yine içerden bir 'konu'yu ele alıyor: Akıl hastaneleri ve delilik. İnsanın; özellikle de kadınların ve ve onların insan ilişkilerinin sınırlarında dolaşıyor ve dolaşırken de pek çok şeyi gösteriyor.
Mustafa Sütlaş
Şeytanın Masumiyeti (Roman)
Neval El-Saadawi (Çev: Devrim Denizci)
Everest Yayınları - Çağ.Dünya. Ed.:62, İstanbul, 2004,
ISBN:975-289-151-9, 178 Sayfa

13.01.2006 (772/04)


Kitabın tanıtımından:
Bazı Kitaplar vardır, yaşadıkları döneme tanıklık etmekle kalmayıp gelecek de ışık tutarlar. M. Hardt ve A. Negri'nin İmparatorluk'u da çok sayıda düşünür tarafından böylesi bir eser olarak gösteriliyor. İmparatorluk'u bu kadar önemli kılan, küreselleşme çağını her yönüyle irdelerken, küreselleşme mağdurlarından yana aktif bir tavır alması, onları küreselleşmenin vahşetinden kurtaracak altarnetifler de önermesidir.
DEĞERLENDİRMEM
Kitabı alalı çok olmuştu. Bir ara başladım ama sürdüremedim. Ancak yeni okuyabildim. Benim için 'çok geç kalmış' bir okumaydı. Daha çok gecikmediği için mutluyum.
Henüz okumamışsanız mutlaka okuyun. Dünyaya bakışınız ve algılarınız değişecek. Yalnız o kadarla da kalmayacak; eğer 'ne yapmalıyım' diye bir derdiniz varsa ona da yanıt bulacaksınız..
Mustafa Sütlaş
İmparatorluk (İnceleme)
Michael Hardt-Antonio Negri (Çev: Abdullah Yılmaz)
Ayrıntı Yayınları:337 - Ağır Kitaplar:6, İstanbul, 2001,
ISBN:975-539-332-3, 423 Sayfa

13.01.2006 (771/03)


Kitabın Web Sayfası'ndan:
Modern uygarlığı temelden reddeden Amerikalı anarşist John Zerzan, uygarlık öncesi yaşamın, vahşet, cehalet ve mahrumiyetten ibaret olduğu masalını tersyüz ediyor. Antropolojik bulguları yeni bir bakış açısıyla değerlendiren Zerzan, 'ilkellik' denilen tarihsel dönemin, insanlığın en iyi dönemi olduğu sonucuna varıyor. Yazar, uygarlık öncesi yaşamın, doğayla özdeşleşme, duyusal bilgelik, sağlık ve cinsel eşitlik bakımından bugünle kıyaslanamayacak kadar özgür olduğunu ortaya koyuyor. Bizimle eşit zihinsel kapasiteye sahip olan ilk atalarımızın, iki milyon yıl boyunca; yabancılaşma ve tahakkümden uzak, doğayla bütünlüklü, barışçıl, sağlıklı ve tamamen özgür yaşadığını söylüyor.
Yaklaşık on bin yıl önce, Tarım, sanat, dil, zaman, sayılar ve genel olarak sembolik kültür'ün ortaya çıkmasıyla başlayan uygarlık süreci bu uzun özgürlük çağını bitirdi. Böylece, doğayla bütünlüklü bu toplayıcı-avcı yaşam yerini mülkiyete, devlete, hiyerarşi ve otoriteye bıraktı.
DEĞERLENDİRMEM
Kitapta anlattığı düşüncelerin pek çoğuna katılamadım. Ama yine de çözümleri farklı düşünmemi sağladı. Bazı temel konulara daha önce hiç bakmadığım gibi bakmamı sağladı.
Mustafa Sütlaş
Gelecekteki İlkel (Deneme-Tartışma)
John Zerzan (Çev: Cemal Atila)
Kaos Yayınları:19 - Uygarlık Karşıtı Dizi:1 , İstanbul, 2004,
ISBN:975-7005-19-3, 303 Sayfa

10.01.2006 (770/02)


DEĞERLENDİRMEM
Sontag'ın bu kitabının ilk bölümünü yıllar önce okumuştum. Onun yazdıklarını daha önce farketmemiş olduğum için de kendime kızmıştım. 
Sonrasında hastalıklara, bu hastalıklara yakalanmış kişilere onun baktığı gibi bakmaya çalıştım. Bu bana bir hekim olarak pek çok şey, ama daha önemlisi bulunduğumuz konum ve sahip olduğumuz erkin ne olduğunu ve nasıl kullanılması gerektiğini öğretti.
Eğer bu erk doğru kullanılmazsa hastalıkların toplum tarafından algılanış biçiminin sağlık alanında uğraşanlara yarattığı sorunları  görmemi sağladı. 
Tabii bir de bu tür sorunlarının 'hep varolması' için uğraşanların varlığını. 
Çünkü toplum düzeni biraz da her türden hastalığın varlığıyla sağlanıyordu... 
Mustafa Sütlaş
Metafor Olarak Hastalık/ AIDS ve Metaforları (Deneme)
Susan Sontag (Çev:Osman Ahınhay)
Agora Kitaplığı-Kültürel Çalışmalar:62 , İstanbul, 2005,
ISBN:975-8829-69-6, 199 Sayfa

05.01.2006 (769/01)

 
 


 
ANA SAYFA