şikago yedilisi    

"şikago yedilisi" neden şimdi?

1968'de şikago'da pek çok kesimden insanın yaptığı bir protestonun ardından yapılan düzmece bir davanın hikâyesi olaydan elli iki yıl sonra 2020'de ekranlarda...

22.10.2020 / dereköy

 

- 1861'de Lincoln, göreve başlama konuşmasında şöyle dedi,
"İnsanlar anayasal hakları olan hükûmeti değiştirme hakları zayıfladığında, o hükûmeti parçalama ve devirme hakkını kullanabilir."
Lincoln bu konuşmayı geçtiğimiz yaz Lincoln Park'ta yapsaydı o da bizimle birlikte yargılanırdı.
Peki hükûmeti devirmek veya parçalamak barışçıl olarak nasıl yapılabilir?
Bu ülkede dört yılda bir yapıyoruz.

The Trial of the Chicago 7

son olarak bu amerikan filmini izledim. amerika'da 25 eylül'de, bizde ise geçen hafta gösterime girmiş. yapımcısı "netflix".
spottaki sözler bu filmden alıntı. sanırım üzerinde epey konuşulacak bir film. imdb on üzerinden sekiz puan vermiş.
film altmışlı yılların ortalarında yaşanan gerçek olaylara dayanıyor. aslında holywood'da çok sık yapılan bir yargılama filmi. iki saati aşkın süren film boyunca aynı salonda bir yargılamanın tanığı oluyoruz. yargılamada gündeme getirilen olayla ise geri dönüşler şeklinde veriliyor.
filmi fırsatı olan izlemeli ve üzerinde düşünmeli bence. ben en çok şu iki noktayı düşündüm:
1. elli küsur yıl önce yaşanan bu olayın filmi neden şimdi çekilmiş ve şimdi gösteriliyor.
2. bu filmde eleştirilen amerikan adalet sistemi ve özellikle idarenin adalet üzerindeki etkisi ve tutumu ile söylenmek istenenler küresel bir gerçeği mi işaret ediyor?
başka bir deyişle kapitalist sistemin artık yalan olduğu çok iyi anlaşılan özgürlük, eşitlik, demokrasi gibi temellerinden bir başkası olan "adalet" de gerçekten yalan mı?
filmle ilgili okuduğum yazılardan birisi şurada. ekşi sözlükte de ilginç saptamalar var.
sinemacılar yanında hukukçuların da ne diyeceğini doğrusu merak ediyorum.

 

 

  geri  

   

"aşkın formülü yok" mu?

covid-19 yüzünden kendimizi evlerimize gönüllü sürgün edeli beri, hemen herkesin programı birbirine benziyor.
bodrum'a yerleştiğimden beri olanaklar ölçüsünde haftada en az iki film izliyordum. ama sinemaya gidip izlediğim filmlerin sayısı da evde izlediklerime neredeyse eşitti. şimdiyse çok uzun zamamdan beri bir sinemada film izlemedim.

eylül 2020 / dereköy

 

- bazen kötü bir olay, olacak iyi bir şeyin yolunu açar.
- bu bir çeşit dengedir aynı zamanda.
- belki bunu anlamak için özel bir zekaya ihtiyacın vardır.
- belki asperger sendromu'n olması gerekiyordur.

son olarak bu isveç filmini izledim. türkiye'de aşkın formülü yok, dünyada ise simple simon adıyla gösterilmiş.
başlıkta ise orjinal adını görüyorsunuz. google bunu uzayda his yok diye çevirdi.
aslında filmin başında da böyle deniyor. uzayda his var mı? bunu bilmiyoruz. eğer insanlık uzayda ya da evrende yaşıyorsa, ya da evrende başka canlıların olduğu kabul ediliyorsa his de olmalı. ama tabii ki bu herkes için geçerli olmayabilir. yeryüzünde "hissiz"lerden daha çok "duygusuz" insanlar olduğunu biliyorum.
filmdeki simon ile sam'ın hikâyesinde oldukça çok söz ediliyor duygulardan, hatta film bunu ortaya koymak için çekilmiş de denilebilir. aslında filmde şuradaki yazıda filme dair ayrıntılı bir yorum var. önce ya da sonra onu okumalı, ama bence mutlaka bu filmi izlemelisiniz.
tabi bu filmi izleyince benim adım khan filmi aklınıza gelecek, bunu tamin edebiliyorum. ama eğer izlemediyseniz, onu da izlemenizi öneririm.

sayfamın bu bölümünde izlediğim film, tiyatro oyunu, konser, vb. izlediğim etkinliklerin bilgilerini tıpkı sosyal ağlarda yaptığım gibi düzenli ve sürekli olarak paylaşacağım. bunlarla bağlantılı olarak belki bir şeyler yazarsınız ve bunlar belki de daha yakın ve insani bir iletişimi sağlar diye düşünüyorum.

 

“biz sadece iyi insanların ve kötü insanların var olduğunu söylemeye çalışıyoruz.
kötü hindular, iyi hindular, kötü hristiyanlar, iyi hristiyanlar olmaz.
ya iyi bir insanızdır, ya da kötü bir insanızdır.
din kriter değildir, insanlık kriterdir.”

shah rukh khan
"benim adım khan" filminin
başrol oyuncusu

 

  geri