sunuş'tan bir bölüm
bir “edebi muhabbet” anında latife tekin, yüksel abla’nın yazmakta olduğu ve yarım kalan bir romandan söz etti. bunu öğrendikten sonra onunla ilişki ve bağlantımız başka bir mecraya kaydı. bunu kendisine sorduğumda kısaca “özgürlüğe kaçış” hikâyesinden söz etti. okumak göz atmak istedim. uzun süre bundan mahrum kaldım.
yazarların yaptıklarını herkese göstermedikleri gerçeği bir kez daha yaşamımda somutlaştı. diyecek bir şey yoktu ve ısrarcı olmadım. sonraki buluşmalarımızda ara ara onu motive etmeye çalıştım. ne yaptıysam onun kararlılığını aşamadım. bir noktada tıkandığından söz ediyordu. baktım bu yolla olmayacak ona değişik bir öneride bulundum: “bir nehir söyleşi” yapmak.
yine hemen olur demedi, yine üzerinden epey zaman geçti ve 2013’ün ekim ayında akademideki bir buluşmamızda yüksel abla konuyu kafasında ölçüp biçtiğini ve bu söyleşiye yapmaya karar verdiğini söyledi. bu kez o bana sordu: “yapabilir miyiz mustafa?”
öneri zaten benden gelmişti, zaman ve koşullar bakımında uygundum, düşünmeden “olur” dedim. ilk buluşma tarihini belirlediğimiz gün 24 ekim 2013’tü.
yaklaşık 15 gün sonra 5 kasım 2013 salı günü bodrum’da epey aradıktan sonra bulduğum bir çiçekçiden aldığım bir demet taze çiçekle yüksel ablayı o zaman oturduğu evinde ziyaret ettim. bana kahvaltı hazırlamıştı, önce beraber onu yedik, sonra genel konularda konuştuk. ardından da söyleşimize dair bazı ilkeleri belirleyip ilk görüşmemizi yaptık. sonradan da nehir söyleşimize başladık. görüşmeyi hem sesli, hem de görüntülü olarak yani bir video kamerayla kaydettik. o günkü toplamı 51 dakika süren üç ayrı kayıttan sonra bu kitabın basılmasına kadar geçen iki buçuk yıla yakın süre içinde kitapla ilgili olarak gerçekleştirdiğimiz 13 buluşmanın biri hariç tümünde bu söyleşilerimiz sürdü. değişik uzunlukta 87 kayıt gerçekleştirdik. bu kayıtların toplam süresi: 18 saat 24 dakika. 17 saniye tuttu.
sevgili yüksel abla inanılmaz bir çabayla, bu kayıtları izleyip o kayıtlardan yola çıkarak bu kitabın tüm metnini kendisi bilgisayar başında kendisi yazdı. sonra onlara değişik zamanlarda günlüğüne yazdığı notlarla, inanılmaz arşivindeki belgelerden doğruladıklarını da ekledi.
zaman zaman bunların üzerinden yeni buluşmalarımızı planladık ve konuştuk. tüm metinler tamamlandıktan sonra ben okuduğunuz bu kitaptaki editörlük faaliyetine başladım, o da bir aydan biraz fazla sürdü. sonuçta ortaya çıkan ürün de bu “oylumlu” kitap oldu.
kitabın kapağında yazan "hazırlayan" ibaresinin hikâyesi böyle...
iyi okumalar...
     
bu sayfa en son 18.01.2017 tarihinde güncelleştirilmiştir. |
|