AZILARIM / Sağlık Hakkı-Hasta hakları | |
| Bu yazılar her hafta cumartesi günleri Bağımsız İletişim Ağı'nin BİAMAG Sayfasında yer almaktadır.| |
Çağdaş sağlık hizmeti sadece
hastalıkların tedavisini ve sağlıklılık haline tam olarak kavuşulamayan
durumlarda esenlendirme hizmetlerini değil, aynı zamanda sağlığın korunması ve
geliştirilmesini de kapsamaktadır. Bu durum sağlık hizmetlerinin yalnız
hastalanıldığında yararlanılan bir hizmet değil; toplumu ve onu oluşturan
bireylerin sürekli ilişki içinde bulunduğu bir alan olduğunu gösterir.
Toplumun bütününü
ilgilendiren tüm süreçlere toplumun
tümümün katılması demokrasinin olmazsa olmaz kurallarından birisidir. Gerek
talebin belirlenmesinde, gerekse sunu için gerekli koşulların ve kaynakların
yaratılmasında toplum katılımı çağdaş öğretilere girmiş temel öğelerden
birisidir. Yukarıda belirttiğimiz ilişki nedeniyle sağlık hizmetinin de daha
baştan bu katılımı zorunlu kılan türde bir hizmet olduğu da açıktır.
Diğer yandan bilimsel,
doğru ve etkin sağlık hizmetinin bir
ekip hizmeti olduğu kabul edilmektedir. Bu iki saptamayı göz önünde tutarsak;
sağlık hizmetiyle ilgili tüm süreçlerde sunulan hizmetinden yararlanma
durumunda olan sağlıklı ya da hasta tüm insanların aktif bir katılım ve
işbirliğinin olması gerektiğini söylenebilir.
Geleneksel tıp, hasta ya
da sağlıklı insanların, bu hizmetin gerektirdiği bilgi ve donanıma sahip
olmamaları gerçeğinden yola çıkarak, hizmeti alanın yalnız kendisine
söylenenleri yerine getirmesiyle yetinmekte, bir anlamda hasta/sağlıklı insan
ile hekim/sağlıkçıyı “karşı karşıya”
koymaktadır.
Bugün giderek daha yaygınlaşan
“ticarileşmiş” tıp ise “hastayı merkeze alarak” hizmet vermeyi
“modern” bir yaklaşım olarak ileri sürmektedir. Ancak bu yaklaşımda da
“hasta/sağlıklı kişi” ekibin ortasında ya da merkezinde de olsa ekibin “dışında/karşısında” ve ikinci bir
kişidir.
Oysa insanı temel alan bir
hizmet, sağlık hizmetini verenlerle hastayı “bir arada ve birlikte” yani bir ekibin unsurları olarak
değerlendiren bir hizmet olmak zorundadır. Bu anlayışla hasta/sağlıklı kişi
sağlık ekibinin olmazsa olmaz unsurlarından birisi olarak nitelenmeli ve böyle
kabul edilmelidir.
Demokratik toplumlarda
herhangi bir hizmet alanında o hizmetten yararlanacak olan toplumun ve
bireylerin gereksinimlerinin birlikte belirlenmesi ve bu gereksinimlerin nasıl
karşılanacağının organizasyonunun birlikte şekillendirilmesi esastır. Bu
gerçekten hareket ederek; toplumun ve bireylerin gerek doğrudan gerekse ait
oldukları örgütlenmeleri aracılığıyla sağlık hizmetinin organizasyonu ve hizmet
sunumu sırasında da aktif ve etkin rol almaları gerektiğini söyleyebiliriz.
Tüm bu doğrular ışığında,
sağlık hizmet ve organizasyonunun; sağlıklı yaşama hakkının bütünleyeni olan ve
“hasta hakları” olarak tanımlanan
haklar göz önünde tutularak yeniden ele alınması gerekmektedir. Hizmeti veren
kişi ve kurumların yönetimlerinden uygulamalarına ve çalışmalarına, standart
tanı ve tedavi protokollerinden
hizmetin denetimine kadar her türlü yönetsel görev ve hizmet sürecinde
hastaların da katılımına olanak tanıyacak yeni düzenlemelerin yapılması, sağlık
hizmetinde temel olan “önce zarar
vermeme” ve “özerklik” ilkeleri başta olmak üzere tanımlanmış ve ortaya
konulmuş tüm hasta haklarının işlerlik sırasında varolacak, gözetilecek ve yaşama geçirilecek şekilde
gerçekleştirilmelidir.
Böyle bir hizmeti vermekle
görevli olan sağlık personelinin başta hekimler olmak üzere hizmetin gerek ve
gereksinimlerine göre eğitim alması da zorunludur. Dolayısıyla söz konusu
eğitimi belirleyen, planlayan, veren ve uygulayan tüm yapıların bu durumu
öngörerek çalışmalarını gerçekleştirmesi sürdürmesi gereklidir.
Tıp eğitiminin “neyi ve
kimi hedeflemesi, neleri içermesi, nasıl olması, ne şekilde sunulması”
konusunun bu hizmeti verenlerin ve onların çeşitli amaç ve biçimlerdeki
örgütlenmelerinin gündeminde olması doğaldır. Yukarıda açıklanan nedenlerle bu
hizmetin alıcısı sıfatıyla hizmet sürecine katılan hasta ve yakınlarının da bu
sürece ilişkin istem ve beklentilerinin olmasından doğal bir şey yoktur.
Ülkemizde bu alanda yeni yeni yaygınlaşmakta olan hasta ve yakınları
örgütlerinin de bu süreçlere dahil, hatta müdahil olmaları da doğal
sayılmalıdır.
Bu bakışla tıp eğitimi
konusuna hasta ve yakınları açısından yaklaşıldığında Tıp eğitiminin içeriğine
ilişkin beklenti ve isteklerini şu noktalarda şekillendirmek mümkündür.
Tıp
Eğitimi hasta hakları gözetilerek yeniden kurgulanmalıdır:
Bu doğrultuda, sağlık
hizmetine ulaşma ve yararlanma, sağlık hizmetleriyle ilgili bilgilenme, hasta
ve yakınlarının aydınlatılması ve eğitimi, tanı, tedavi ve hizmetin ilişkin tüm
karar süreçlerinde birlikte karar alınması ve aydınlatılmış onamın her tıbbi
işlemde gerçekleşmesi, gizlilik, insan onuruna yakışır tutum, mesleği
uygulamada dikkat ve özen, ihmal ve tavsamanın ortadan kaldırılması, hak
ihlâlleri olduğu kuşkusu ve kaygısı ortaya çıktığında bunları giderecek başvuru
ve şikayet mekanizmalarının işletilmesi konuları, her tıbbi uygulama ve buna
ilişkin bilginin üretilmesi sürecinde dikkate alınmalı ve uygulamaya ilişkin
boyutları ortaya konulmalıdır.
Tıp
eğitimi süreçlerinde hasta ve yakınlarının doğrudan katılımı sağlanmalıdır:
Bu amaçla gerek hastaların
kendileri, gerek yakınları, gerekse onların içinde yer aldığı hastalıklara
ilişkin gönüllü yapılanmalar hizmetin sunumunda görev yapan ekibin doğal bir
üyesi olarak kabul edilmeli ve işlerlik böyle sağlanmalıdır.
Tıp
eğitiminde “hekimlerin” eğitimi kadar hasta ve toplum eğitimi de göz önünde
tutulmalıdır:
Tıp eğitiminde sunulan konu
ve bilgilerin bu özel eğitimi almamış sıradan insanlarında da anlayacağı
biçimde ortaya koyacak ve toplum eğitimini sürekli bir şekilde sağlayacak
içerik ve biçimde oluşturulmalıdır.
Tıp
eğitimi sırasında “Hasta Hakları” bağımsız bir ders olarak işlenmelidir:
Hasta ve hasta yakını
hakları konusunun özel bir ders olarak tıp eğitimi müfredatının içine
konulmalı, bu dersin sunum ve uygulamasında bu alanda kurulmuş ve görev
üstlenmiş olan genel ve hastalıklara özel gönüllü yapılanma ve örgütlerle
işbirliğinde bulunulmalı, derslerin sunumu ve sürdürülmesinde yardımlaşma
sağlanmalıdır.
Hasta
ve yakınlarının tıp eğitimini ve bu eğitim sırasında verilen hizmeti
değerlendirmesi sağlanmalıdır:
Hem verilen hizmetin hem de
bu hizmetin öğretildiği tıp eğitiminin denetim ve geliştirilmesi süreçlerinde
kullanılan “geri besleme” unsurları arasında hasta ve hasta yakınlarının
değerlendirmeleri ve istemleri de göz önünde tutulmalı ve bu tür değerlendirme
süreçlerini sürekli işletecek şekilde değerlendirme sistemleri
oluşturulmalıdır.
Yapılabilecek somut işler
Tüm bu beklenti
ve isteklerin yaşama geçirilmesi konusunda da; bu alanda hizmet verecek olan hekim
ve diğer sağlık personelinin eğitimine ilişkin süreçlerde ve uygulamada da ise
şunlar yapılabilir:
·
Her tıp
öğrencisi hazırlık sınıfı dışındaki kalan beş yıllık eğitim sürecinde yılda en
az 10 hasta olmak üzere, tıp eğitimi süresince eğitimin verildiği kurumdan
hizmet alan toplam en az 50 hastaya onun birinci dereceden bir yakınıymış gibi
yardımcı olması ve takibinin üstlenmesi sağlanmalıdır. Bu izleme ve hizmete
eşlik etme sırasında hem hastaya
sunulan hizmetin tıbbi yönden değerlendirilmesi yapılmalı, hem de aynı süreç
hasta gözünden bu öğrencinin performansı açısından değerlendirilerek nota
dönüştürülmelidir.
·
Her öğrenci
staj süresinde eğitim gördüğü birimlerin verdiği eğitim ve hizmeti belirlenmiş
kural ve yöntemlerle değerlendirmeli, bu değerlendirme de onun staj sırasındaki
performans ve başarısında rol oynamalıdır.
·
Her öğrenci
eğitimi boyunca en az bir hekimin mesleki faaliyeti konusunda hasta haklarına
uygun davranıp davranmadığını ortaya koyacak şekilde, sürekli ve düzenli olarak
değerlendirmede bulunmalı ve bu değerlendirme ve gözlem sonuçları da hem hekim,
hem hizmet, hem de öğrenci açısından bir eğitim etkinliğine dönüştürülmelidir.
·
Her tıp
öğrencisi tıp eğitimi süresince bir hasta hakları dersi görmeli ve tüm
eğitiminin sonunda da “Hasta hakları stajı” adı altında kısa süreli bir staj
yaparak eğitimini tamamlamalıdır.
·
Tıp eğitimi
veren kurum ve kuruluşlar da hizmet verdikleri herkese veya koşullar uygun
değilse bilimsel örnek seçim kuralları gözetilerek yani objektif bir şekilde
hizmet verilen hasta ve yakınlarının değerlendirme yapmalarını talep etmeli ve
bunların sonuçlarını hizmete ve eğitime yansıtmalıdırlar. Bu çalışmaları yine
eğitim açısından diğer sağlık kurumlarında da gerçekleştirmeleri ve sonuçlarını
bilimsel çerçevede ortaya koymalıdırlar.
·
Özellikle
hizmetin değerlendirilmesine yönelik olarak hazırladığımız ve bu sunumuz
sırasında dağıttığımız “Hasta Hakları Değerlendirme Formu”(*) birlikte
tartışılarak son şekli verilmeli, tüm sağlık kurumlarında ve sürekli
uygulanacak bir şekilde hizmete katılmalıdır.