|
HASTA HAKLARI GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN
Petrol Ofisi tarafından yayınlanan "PO News" Haber Bülteni'nin 15 Aralık 2008 tarihli nüshasında yayınlanan, Dr. Beyza Kutay tarafından yapılan röportajın tam metni:
PO News
15 Aralık 2008 Beyza KUTAY
|
Hepimiz hayatımızın bazı dönemlerinde hasta, bazı dönemlerinde de hasta yakını oluruz. Daha önemlisi, sağlıklılığımızın korunmasına ihtiyaç duyarız. Peki, sağlık hakkı ve hasta hakları konusunda yeterli bilgiye sahip miyiz? Bu yazıda, 26 Ekim Hasta Hakları günü vesileyle, çok önemli olduğunu düşündüğüm bu konuya değinmek istiyorum. Avrupa Birliği "hasta hakları günü"nü ilk kez bu yıl, 29 Mart' ta gerçekleştirilmiş olduğu halde; ülkemizde bundan tam "on yıl" önce 26 Ekim’ in Hasta Hakları Günü olarak ilan edilerek tüm topluma duyurulmuş olmasından, övünç duyduğumu belirtmek istiyorum.
Bu kısa girişten sonra sözü, bu alanda çok başarılı çalışmalara imza atmış olan, ‘Sağlık Hakkı Hareketi Derneği’ başkanı Sayın Mustafa Sütlaş’ a bırakacağım. Yazımızın devamı kendisiyle yaptığımız söyleşiden oluşuyor.
Beyza KUTAY: "Sağlık Hakkı Hareketi" nedir?
M. Sütlaş:"Sağlık ve sağlıklı olmak haktır" talebini dile getirmek üzere bir çok ülkeden, ulustan, sağlık alanının tüm taraflarının içinde yer alabildiği, herhangi bir "hiyerarşi"nin söz konusu olmadığı, ağ şeklinde gönüllü bir örgütlenme, bir platformdur.
Hastasıyla, hasta yakınıyla, hekimi, hemşiresi, sağlıkçısı ve henüz sağlıklı olanlarıyla birlikte “tüm toplum” olarak birlikte, sağlık hakkını savunmayı hedefleyen bir örgütlenmedir aynı zamanda. Onun için adında “Sağlık Hakkı” kadar “Hareket”e, “hareketliliğe” de vurgu yapılmaktadır.
Beyza KUTAY: Peki derneğinizin hedeflerini kısaca anlatabilir misiniz?
M. Sütlaş:Sağlık Hakkı Hareketi Derneği (SHHD), sağlığı bir bütün olarak ele alan bir yapıdır. Sağlık hizmetine ulaşıp yararlanmanın herkesin en doğal hakkı olduğunu kabul ediyoruz. “Sağlık hakkı”, en temel hak olan "yaşama hakkı"nı bütünleyen, gerçek ve anlamlı kılan bir haktır. Bu nedenle sağlık hizmetinin öncesinde, sırasında ve sonrasında herhangi bir bedel ve karşılık talep edilmemesi gerektiğini, tüm insanların ayrımsız bir şekilde, gereksindiği sağlık hizmetine ulaşmasını savunan bir örgütlenme oluşturduk.
Uygulamada da sağlık hizmeti sürecinde, ondan yararlananla, sunanların aynı tarafta ve aynı ekibin içinde olduğunu düşünüyoruz. Ekip üyeleri birbirlerini anlayarak, sevgi ve saygı duyarak, olumlu işbirliği ve dayanışma içinde bu sürece katılmalıdır. Amacımız böylesi bir sağlık hizmetinin gerekli olduğunu ortaya koymak ve bunun mümkün olduğunu herkese anlatmaktır. Hedefimiz "sağlık hakkının tüm gereklerinin yerine geldiği bir sağlık hizmetinin etkin ve yaygın bir şekilde uygulanmasını sağlamaktır.
Beyza KUTAY: Hasta Hakları kavramı nasıl oluşmuştur? Nasıl tanımlanabilir?
M. Sütlaş:“Hastalık hali” insanın yaşam sürecinde, daha güçsüz ve zorda olduğu bir durum, başkalarına daha çok bağımlı olduğu bir süreç olduğu için “özel olarak” düzenlenmiş bir haklar manzumesini gerekli kılmıştır. Çünkü herkes bilerek ya da bilmeyerek yaptığı bazı davranışlar da dahil bir çok değişik etken nedeniyle sağlığını ve sağlıklılık halini yitirebilir. Başka bir deyişle yaşamlarında özel ve geçici bir durum olan “hastalık hali” herkes, tüm insanlar için söz konusu olabilir.
Hastalık hali söz konusu olduğunda bunun gereği olan hizmetler hekimlerden, sağlıkçılardan, sağlık kurumlarından karşılanır. Ancak çağdaş tıp ve hekimlik anlayışı, sağlık hizmetini, yalnız “hastalık hali”yle ve onun gereği olan, tanı, tedavi, rehabilitasyon hizmetleriyle sınırlamamış; onun dışında, sağlığın korunması, geliştirilmesi, sağlıklılık haline yönelik olumsuzlukların önlenmesi, hatta sağlık eğitimini bunların içine katmıştır.
İşte sağlıklı yaşama hakkının tamamlayıcı bir desteğini oluşturan “sağlık hizmetinden yararlanılması” sırasında, bu hizmetlere ulaşma dahil insanların sahip oldukları haklara “hasta hakları” denilmektedir.
Hasta hakları insanların yitirdikleri sağlıklarına yeniden kavuşmak üzere onlara yardımcı olan ve sağlık hizmeti veren kişilerle olan ilişkilerinde bir “insan” olarak sahip oldukları hakların bütünüdür.
Hasta hakları, en genel anlamıyla;
hasta olmadan önce hastalandıkları zaman yararlanacakları ulaşılabilir, yeterli ve etkin sağlık hizmetinin önceden hazır olarak bulunuyor olmasını,
hastalanıldığında ya da sağlıklılık hali yitirildiğinde bir sağlık kurumunda yetkin ve standart bir sağlık hizmetinden yararlanmayı,
hastalıkların insanlarda bıraktığı kalıcı olumsuzluklarla baş edebilmek ve onlarla birlikte yaşamlarını sürdürebilmek için gerekli olan destek ve yardım hizmetlerinden yararlanmayı ,
tüm bu süreçlerde kendisiyle ilgili kaygılarını giderecek ve doğru kararlarla, gündeme gelecek davranış ve tutumlarla ilgili, anlayacağı şekilde bir sağlık ve hastalık bilgisini içeren bir eğitimi almayı kapsayacak kadar geniştir.
Beyza KUTAY: Hasta hakları kaynağını nereden alır?
M. Sütlaş:Hasta hakları, temel olarak İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gibi kapsamı ve temelleri insan haklarıyla ilgili olan uluslararası sözleşme ve bildirgelerden kaynağını almaktadır. Daha sonra bu üst belgelerin söylemleri açımlanarak, konuya ilişkin kuralları düzenleyen “özel kurallar ve bunları ortaya koyan sözleşmeler, anlaşmalar ve bildirgeler” oluşmuştur.
Bunların başında Dünya Tabipler Birliği'nin 1981 yılında kabul ettiği “Lizbon Hasta Hakları Bildirgesi” gelir. 1994 yılında Amsterdam’ da kabul edilen “Avrupa’da hasta haklarının geliştirilmesi bildirgesi” ise bu hakları daha da ayrıntılı hale getirmiştir. Daha sonra Bali’de bu geliştirilmiş ve standart bir metin haline getirilmiştir.1998'de yayınlanan Avrupa Bioetik Konvansiyonu ise tıbbi uygulamalara ilişkin uyulması gereken yasal statüyü belirleyecek normları ortaya koyması bakımından en temel dayanaklardan birisidir.
Bunların dışında başta Dünya Tabipler Birliği olmak üzere, özellikle resmi organlar dışındaki örgütlerin geliştirdiği konuyla ilgili çok sayıda uluslararası düzenlemeler mevcuttur.
Beyza KUTAY: Ülkemizdeki yasal düzenlemeler hasta hakları konusunda yeterli mi?
M. Sütlaş:Anayasa ve ona bağlı ulusal yasal düzenlemelerimizde hasta hakları açısından herkes tarafından bilinen, uygulanan veya talep edilen ayrıntılı ve net kurallar yoktur. Hasta haklarının özel olarak ele alındığı bazı kurallar, 1928'de çıkarılmış tıp mesleğinin uygulanmasına ilişkin “Tababet ve Şuabatı Sanatların Tarzı İcrasına Dair Kanun” adlı bir yasada, 1958’de çıkarılan hekimlerin örgütlenmesine dair “Türk Tabipleri Birliği Kanunu” gibi bir kanunda ve 1999'da değiştirilerek adı “Tıp Meslek Ahlak İlkeleri” olan, daha önce 1961'de çıkarılmış bulunan, “Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi”nde yer almaktadır.
Son olarak ülkemizde yayınlanan hasta hakları ile ilgili bir “TSE Standardı” da yapılmıştır.
Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan “Hasta Hakları Yönetmeliği” 1 Ağustos 1998'de Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik çerçevesinde özellikle uygulayıcılara yönelik olarak bazı “yönerge”ler yayınlanmıştır.
Tüm bunlarla haklar ve hakların nasıl uygulanacağına dair bir kurallar dizgesi ortaya çıkmıştır.
Beyza KUTAY: Hasta hakları neleri içerir?
M. Sütlaş:Hasta hakları temel olarak Lizbon Bildirgesi’nde ortaya konulmuştur. Bu bildirge ana hatları ile hekim-hasta ilişkisiyle ilgilidir.
Lizbon Bildirgesinde tanımlanan temel haklar şunlardır:
1.Hasta, hekimini özgürce seçme hakkına sahiptir.
2.Hasta, hiçbir dış etki altında kalmadan özgürce klinik ve etik kararlar verebilen hekim tarafından bakılabilme hakkına sahiptir.
3.Hasta yeterli ölçüde bilgilendirildikten sonra önerilen tedaviyi kabul ve reddetme hakkına sahiptir.
4.Hasta, hekimden tüm tıbbi bilgi ve özel hayatına ilişkin bilgilerin gizliliğine saygı duyulmasını bekleme hakkına sahiptir.
5.Her hastanın onurlu bir şekilde ölmeye hakkı vardır.
Sağlık Bakanlığı tarafından, tüm sağlık kuruluşlarına, bir tür yazılı emir niteliğinde olan bir metin asılmıştır; ki aynen şöyledir:
"Bu sağlık kuruluşuna, sağlık hizmeti almak için başvuran herkesin;
Hizmetten genel olarak faydalanma: Adalet ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde sağlıklı yaşamanın teşvik edilmesine yönelik faaliyetler ve koruyucu sağlık hizmetlerinden faydalanmaya,
Eşitlik içinde hizmete ulaşma: Irk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınmadan hizmet almaya,
Bilgilendirme: Her türlü hizmet ve imkanın neler olduğunu öğrenmeye,
Kuruluşu seçme ve değiştirme: Sağlık kuruluşunu seçme ve değiştirmeye ve seçtiği sağlık kuruluşunda verilen sağlık hizmetlerinden faydalanmaya,
Personeli tanıma, seçme ve değiştirme: Sağlık hizmeti verecek ve vermekte olan tabiplerin ve diğer personelin kimliklerini, görev ve unvanlarını öğrenmeye, seçme ve değiştirmeye,
Bilgi isteme: Sağlık durumu ile ilgili her türlü bilgiyi sözlü ve yazılı olarak istemeye,
Mahremiyet: Gizliliğe uygun bir ortamda her türlü sağlık hizmetini almaya,
Rıza ve izin: Tıbbi müdahalelerde rızanın alınmasına ve rıza çerçevesinde hizmetten faydalanmaya,
Reddetme ve durdurma: Tedaviyi reddetmeye veya durdurulmasını istemeye,
Güvenlik: Sağlık hizmetini güvenli bir ortamda almaya,
Dini vecibelerini yerine getirebilme: Kuruluşun imkanları ölçüsünde ve idarece alınan tedbirler çerçevesinde, dini vecibelerini yerine getirmeye,
Saygınlık görme: Saygı, itina ve ihtimam gösterilerek, güler yüzlü, nazik, şefkatli bir yaklaşımla sağlık hizmeti almaya,
Rahatlık: Her türlü hijyenik şartlar sağlanmış, gürültü ve rahatsız edici bütün etkenler bertaraf edilmiş bir ortamda sağlık hizmeti almaya,
Ziyaret: Kurum ve kuruluşlarca belirlenen esaslara uygun olarak ziyaretçi kabul etmeye,
Refakatçi bulundurma: Mevzuatın, sağlık kurum ve kuruluşlarının imkanları ölçüsünde ve tabibin uygun görmesi durumunda refakatçi bulundurmayı istemeye,
Müracaat, şikayet ve dava hakkı: Haklarının ihlâli halinde, mevzuat çerçevesinde her türlü müracaat, şikayet ve dava hakkını kullanmaya,
Sürekli hizmet: Gerektiği sürece, sağlık hizmetlerinden yararlanmaya,
Düşünce belirtme: Verilen hizmetler konusunda düşüncelerini ifade etmeye, hakkı vardır.”
Beyza KUTAY: Hasta hakları nasıl elde edilir, nasıl kullanılır?
M. Sütlaş:Herkes ilkönce haklarının neler olduğunu doğru olarak bilmelidir. “Haklarını bilmek” ve bu “hakları sağlamak ve korumak, tüm insanların bu haklardan yararlanması için uğraşmak”, bunun için gereken “yükümlülük, ödev ve sorumlulukları yerine getirmek” ve hemen ardından o hakları “istemek ve kullanmak” için çaba göstermek gerekir.
Aynı biçimde bu kurumlarda bu amaçla hizmet edenler de bu hakların varlığının bilincinde olmalı, bu alandaki çalışmalarını bu hakların gereğini yerine getirecek şekilde gerçekleştirmelidirler.
Haklar söz konusu olduğunda, onları tanıyan ve yerine getirecek olan merci“devlet”tir. Sağlık hizmetini yerine getirmekle görevli olanlar, kurumsal aidiyetleri ne olursa olsun, bu etkinliği hangi biçimde yaparlarsa yapsınlar, devletin tanıdığı ve gereğini sağlamak durumunda olduğu hakları devlet adına yerine getirenlerdir.
Başka bir deyişle söylersek, bu hakların gereğinin yerine getirilmesiyle ilgili olarak devlet ve hizmeti verenler birlikte sorumluluk üstlenmişlerdir.
Bireyin yani hizmetten yararlananın bu bağlamdaki sorumluluğu, o hakların korunmasına ve yaygınlaşmasına yönelik yapacakları ve bu hakları kullanması söz konusu olduğunda “talep etmesi”yle sınırlıdır.
Beyza KUTAY: Hak ihlâl edilmesi halinde neler yapılır?
M. Sütlaş: Öncelikle;
Söz konusu hakkın gerçekten bir hak olup olmadığı kontrol edilmelidir.
Bu hakkın gerçekten ihlâl edilip edilmediği değerlendirilmelidir.
Hak ihlâli kesinse hakkını arama yoluna gidilmelidir. Ancak bunun bir süresi olduğu bilinmeli, süreler aşılmadan önce gerekli başvurular yapılmalıdır.
Beyza KUTAY: Hakların ihlâli halinde bunları izleyen ve kovuşturanlar hangi kurumlardır?
M. Sütlaş: Şu anda bu hakların ihlâli durumunda; ihlâli izleyen, sorgulayan ve ihlâl edenlerle ilgili yaptırımları gündeme getiren 3 ayrı kurum ve sistem vardır.
1.İdari soruşturma ve yaptırımlar: Kamu yönetim kademeleri ve amirleri
2.Mesleki soruşturma ve yaptırımlar: Mesleki örgütler ve yöneticileri
3.Hukuki, cezai soruşturma ve yaptırımlar: Hukuki kurumlar, adliye, savcılıklar.
Tüm bu haklarla ilgili ayrıntılı bilgiye ulaşmak için bugün ülkemizde bu alanda kurulmuş olan çok sayıda gönüllü örgütlenme mevcuttur ve yenileri de kurulmaktadır. Bu amaçla oluşturulan “Hasta Hakları Platformu”nun internet sayfasında bu konuda gerekli güncellenmiş bilgiye ulaşılabilir.
Daha da önemlisi bu haklar bağlamında her yerde “gönüllü ve sivil örgütlenmelerin” gerçekleştirilmesi gereklidir.
Beyza KUTAY: Sayın Sütlaş, hepimizin sağlığı için harcadığınız emek ve PONEWS için yaptığınız söyleşiye çok teşekkür ediyor; ülkemizde sağlık ve hasta hakkının idealinizdeki düzeye erişmesini diliyorum.
ARALIK 2008
GERİ DÖN
.... |
|