'görünmez kentler / italo calvino'
kitabından mülhem


         kentler ve kentliler



yazar: mustafa sütlaş
baskı-dizgi: kendi yayınım
yayın yılı: 2015
sayfa sayısı: 146
kod: ey-27/dn-05)
dosya büyüklüğü: yaklaşık "20 mb"

kitaba dair

  >

oyuncu satranç tahtasına baktı. kenardan izleyen de.
oyuncu sordu kenardan izleyene:
- ne gürüyorsun?
kenardan izleyen baktı, biraz düşündü, sonra yanıtladı oyuncuyu:
- dört ya da beş hamle sonra mat olduğunuzu...
oyuncu üsteledi:
- başka?
- iki şah, bir vezir, bir kale, iki at ve altı da piyon...
oyuncu bir el vuruşuyla tahtanın üstündeki tüm taşları tahtanın kenarına itti.
- peki şimdi?
kenardan izleyen durdu düşündü?
- boş bir satranç tahtası görüyorum, başka ne görebilirim ki?
oyuncu gülümsedi:
- daha çok oyun izlemelisin evlat! boş tahtanın üzerindeki siyah ve beyaz kareleri, o siyahla beyazın tonlarını, birbirlerinden farkını ve o karelerde de gelecek oyunları hatta tüm geleceğini görene kadar, daha çok izlemelisin!

bakmak ve görmenin çok önemli olduğunu daha ilkokul sıralarında öğrenmiştim. o günden sonra hep görmeye çalıştım. insan kendisini eğitince yalnız görünenleri değil, görünmez olanları da görmeyi öğreniyor. sonrasında duyulmayanları duymayı, sesin yanında sessizliği işitmek isteniyor. bundan sonrası ise bir başka aleme geçmeye benziyor. bazen başarılı oluyor ve geçiyorsunuz, bazen ise o alemin giriş kapısında dolanıyorsunuz uzun süre.
ama hangi hâlde olursanız olun, bunlar yaşandığı anda da bir sorumluluk ve onun doğurduğu yükü insan omuzlarında hissetmeye başlıyor:
paylaşmak ve fark ettiklerini başkalarına da hissettirmek için "ifade etmek/anlatmak"
kuşkusuz her zaman ve hepsi anlatılamıyor, ama deneniyor. anlatılan da her zaman algılanamıyor ya da anlaşılamıyor, anlaşılsa da çıkarımlar başka başka olabiliyor. bunda anlatılan kişinin ne kadar aktif olduğu da çok önemli bir etken. ama eğer başarılı olunursa toplu/kolektif bir yaratı süreci başlıyor ve bunun keyfi de inanın çok büyük.
"ifade etme/anlatma" sürecinde görülen ve duyulanları başkalarına ifade etmenin "ben'den/benlik'ten" kaynaklanan dürtülerden de kaynaklandığını söylemek gerekli. kişi en azından yaptığı üzerinden bilinmek istiyor sanırım. ama benim için en az bunun kadar önemli bir başka boyut daha var. bir esin uyandırmak, belki özendirmek, ama sonuçta birilerini benzerlerini ve daha iyilerini yapmaya yöneltebilmek. bunun benim için neden bu kadar önemli olduğunu gerçekten bilmiyorum. ama birilerinin yaptığını görüp öğrenince inanılmaz bir mutluluk hissettiğimi belirtmeliyim.
bu kitapta yaşamın bir bütün olduğunu gösteren bir boyut daha var. aynı yaklaşımla uzun bir süredir yaptığım "yap-boz"larımın bazılarının bazı fotoğrafları da bu deneme kitabının sayfaları arasına yine bir deneme olarak girdi.
yalnız sözlere ve onların yansıttığı düşüncelere değil, aynı zamanda bu görüntülerdeki biçimlerin anlamlarına dair de düşündüklerinizi paylaşırsanız bundan da çok mutlu olacağım.
iyi ve keyifli okumalar.

mustafa sütlaş
nisan 2015
gümüşlük-bodrum

not: fark ettiğiniz gibi kitabın boyutu biraz büyük. o yüzden buraya yükleyemedim. kitabı edinebilmeniz için bana bir mesaj yollamanız gerekiyor. e-posta adresinize indirme linkini göndereceğim ve böylelikle kitabı indirebileceksiniz.

  geri  

 

 

 

 

bu sayfa en son 08.03.2015 tarihinde güncelleştirilmiştir.