|
Sağlıkta Zarar Görmeme ve Yararlanma
Kadının örneğin üremesini etkileme olasılığı bulunan tanı ve tedavi yöntemleri, kendisi ve kimliği açısından önem verdiği kimi değerleri etkilenecek ya da zedelenecekse bunlar göz önünde bulundurularak karar verilmelidir.
BİA Haber Merkezi
22/10/2005 Mustafa SÜTLAŞ
BİA (İstanbul) -
Geçen hafta dile getirdiğimiz noktaların ışığında kadınların bedenlerine yönelik her türlü tıbbi girişimde "Aydınlatılmış onam" doğrudan kendilerinden alınarak uygulamalar yerine getirilmelidir.
Bu doğrultuda tasarrufun kendine olduğu her düzeydeki sağlık çalışanı tarafından kadın hastalara açıklanmalı, anlatılmalı ve bu hakkı talep etmeleri doğrultusunda özendirilmeli ve desteklenmelidirler.
Sağlık çalışanları bir yandan da bu konudaki alışkanlıkları bakımından kendilerini eğitmeli ve değiştirmelidirler. Hizmet verenle bu hakkın hizmet alan kadının dışındaki kişiler tarafından kullanılmamasına özen göstermelidir.
Her dönemde farklı
Tıbbın genel kuralı "önce zarar vermemek" sonra da "yarar sağlamak"tır. Bu aynı zamanda hastaların da doğal bir talebidir.
Bedene yönelik yapılacak tıbbi işlemler seçilirken hastanın bedenine ve psişik, hatta sosyal yaşamına en az zarar verecek olandan başlayarak, hem de uygulama yöntemi konusunda da hastanın duyarlılıkları göz önüne alınarak uygulanmak zorundadır.
Kadının fizyolojik özelliklerine bu noktada azami özen gösterilmesi gereklidir. Genç kızlık, erişkinlik ve yaşlılık dönemlerinde kadınların daha duyarlı oldukları farklı noktalar ve konular vardır.
Bazı hastalık ve bu hastalıkların muayenesinde bu noktalara özellikle dikkat edilmelidir. Örneğin kadının kendi bedeniyle ilgili sahip olduğu değerler ve bu arada cinselliğiyle ilgili durum ve bilgilerden başkalarının bilgilenmesi söz konusu olabilecekse, bunların yapılmasından kaçınılabilmeli, yapılacak işlemler kendisinin açık onamı alınarak gerçekleştirilmelidir.
Radyasyon yerine
"Zarar görmeme ve yararlanma" koşulu kişisel özel değerlere özen ve dikkat edilmesini de içerir. Tanı yöntemleri içinde herhangi bir agressif tetkikten önce ayırıcı tanıdaki hastalıkları azaltacak ya da ayırt etmeye yetecek başka bir muayene ya da tetkik (örneğin idrar tetkikiyle anlaşılabilecek bir durumda bir de damardan kan alınmaması gibi) varsa bunlar yeğlenmelidir.
Kadının örneğin üremesini etkileme olasılığı bulunan tanı ve tedavi yöntemleri, kendisi ve kimliği açısından önem verdiği kimi değerleri etkilenecek ya da zedelenecekse bunlar göz önünde bulundurularak karar verilmelidir.
Yani tomografi biçimindeki daha az radyasyonun kullanıldığı radyolojik incelemeler yerine eğer yeterli olabilecekse radyasyondan daha az zararlı olabilecek ultrasonografik bir inceleme vb. tercih edilmelidir.
Bir kural olarak yapılacak her yeni incelemeye karar verilmeden önce bunun gerekli olup olmadığı, yerine daha az agresif-zarar verici- başka bir yöntemin kullanılıp kullanılamayacağı mutlaka sorgulanmalıdır. Her bir işlemden önce de mutlaka hastanın bu uygulamayı anlayarak ve bilerek katılması hedeflenmelidir.
İlaçlar
Bu konuda başka bir nokta bedende kalacak kalıcı sonuçların ve izlerin dikkate alınması ve bunlara hastanın kendisi kadar önem verilmesidir. Bunun için de hastayı iyi ve yakından tanımak gereklidir.
Bir ilacın uygulanmasından sonra, o ilaçla ilgili umulan yararın yanında ortaya çıkacak olumsuz sonuçlar da hastaya açıklanmalıdır.
Sık verilen örnekle kanser tedavisinde uygulanacak olan saçların döküleceği bilgisi de ilacın yararlarıyla birlikte aktarılmalı ve hasta bunu bilerek tedaviyi talep etmelidir.
Benzer biçimde yapılacak tıbbi müdahalelerin izlerinin görünüp görünmeyeceği ve bunların kişi açısından önemi hastayla hekimi arasında mutlaka konuşulmalıdır.
Ret hakkı
Hastanın bilgilendirilmiş onayı herhangi bir tıbbi girişimin ön koşuludur. Bununla birlikte hastalar her zaman tıbbi girişimi veya tedaviyi reddetme veya durdurma hakkına sahiptir.
Reddedilen veya durdurulan tıbbi tedavi ve girişimin getireceği sonuçlar da hastaya yine anlayabileceği şekilde dikkatli bir şekilde açıklanmalıdır.
Bu tedavi ve girişimler o anda dikkat edilmeyecek ancak gelecekte önemli olacak bazı durumlarla ilişkili olabilir. Dolayısıyla, hizmeti verenler tarafından, hizmet öncesinde mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.
Müdahalede
Müdahalelerde insan vücudunun bütün parçalarının kullanımı ve korunması için de hasta onayı gereklidir. Tanı, tedavi ve hasta bakımı için madde kullanımı gereken durumlarda, hastanın onayının olduğu kabul edilerek davranılabilir.
Örneğin bir yanık olayında uygun yerden alınacak deri grefi kullanılması için bu tür bir karar verilebilir.
Ancak bu koşulda grefin alınacağı yere ilişkin en az zarar verecek ve hasta tarafından en kabul edilebilir deri bölümü ve en küçük oranda kullanılması gerektiği unutulmamalı ve tüm bunlar sırasında hastanın bir kadın olduğu, önceliklerinin ve yönelimlerinin farklı olabileceği dikkate alınmalıdır.
Anlatmak
Hastanın iradesini beyan etmesinin ya da dikkat ve tercih ettiği noktaları belirtmesinin mümkün olmadığı ve tıbbi girişimin acilen ve mutlaka yapılması gereken durumlarda, daha önceden bu girişimi reddettiğini gösteren bir açıklaması yoksa ve yakınları ile resmi temsilci veya vasilerinden aydınlatılmış onam alınmışsa veya başka hekimler tarafından da "aciliyet ve zorunluluk" konusunda görüş beyan edilmişse, hastanın onayı varsayılarak girişim yapılabilir.
Bu noktada da hastanın yakınlarına "aciliyet ve zorunlulukla" ilgili durumlar anlatılmalı, ama aynı zamanda uygulamanın yapılacağı kişinin inanç ve düşüncesinden kaynaklanan tasarrufları, tutumları ve talepleri sorgulanarak bunların da dikkate alınması sağlanmalıdır.
Bazı durumlarda "aciliyet ve zorunluluğa" karşın yasal temsilci aydınlatılmış onamı vermeyi dolayısıyla müdahaleyi, hastayı önceleyerek değil de başta gelenekler görenekler ve ekonomik nedenler olmak üzere çeşitli nedenlere bağlı olarak reddedebilir.
Başka görüşler
Bu noktada da eğer aydınlatılmış onam yapılabilseydi, hastanın kararının ne olacağı müdahaleyi yapacak olan tarafından doğru değerlendirilmelidir.
Hastanın yararı gerektiriyorsa, başka hekimlerin görüşlerinin alınması ve bu durumun belgelenmesi yanında, gerekiyorsa hukuksal süreçlerden yararlanarak karar mahkemeye veya hakem heyeti benzeri bir mercie bırakılabilmelidir.
Tabii bunun tersi de söz konusudur. Bu durumda da müdahale yapılacak kişinin istemeyeceği öngörülen veya buna ilişkin bazı tutum ve davranışları bilinen kişilere, aileleri veya yasal temsilcileri, ya da herhangi bir otoritenin, istek, karar ve onayıyla çeşitli tıbbi müdahale, tedavi ve uygulamaların yapılmaması gerekir.
Kayıt ve tanıklık
Bu koşulda, ilgili sağlık personeli ve hekim; ortaya çıkacak çatışmalarla ilgili yetkili hukuki merciin karar verebileceği her türlü yaptırımı önceden kabul ve beyan ederek mesleğini uygulamalıdır.
Tüm bu konu ve noktalarla ilgili gerekli kayıtlar mutlaka eksiksiz biçimde tutulmalı, tanıklıklar gerektiği bir şekilde belirtilmelidir.
Bu hem uygulamanın yapıldığı kişinin daha sonradan hakkını aradığı süreçlerde bir kanıt olacak, hem de hekimin mesleki açıdan yaptığını gerekçelendirmekte kolaylık sağlayacaktır. (MS/BA)
|
..... |