Y
AZILARIM / Sağlık Hakkı-Hasta hakları
| Bu yazılar her hafta cumartesi günleri Bağımsız İletişim Ağı'nin BİAMAG Sayfasında yer almaktadır.|

Yaşlıların İstedikleri "Bir Hekim"

Bir çok yaşlı insan hekime yalnız dertleşmek ve bedenine ilişkin kaygılarını konuşmak, kendine ne olduğunu anlamak ve anlatmak için, yani başarabilirse "kaygılarını azaltmak" için gidiyor. Sağlık sistemini, bu gerçeği bilerek gözden geçirmek gerekiyor...


BİA Haber Merkezi
06/11/2004    Mustafa SÜTLAŞ       musutlas@gmail.com

BİA (İstanbul) - Geçen hafta "yaşlılık"tan ve yaşlılığın sıkıntılarından söz ettik. Bir de "yaşlanma"nın geciktirilmesinden. Sonra da "Dayanışarak, yardımlaşarak, bilgimizi görgümüzü birleştirerek, gerektiği yerde kendi organizasyon ve modellerimizi oluşturarak, yabancılaştığımız ve yabancılaştırdığımız, bu nedenle yalnızlaştırdığımız insanlarla, yaşlılarımızla bir araya gelmenin yollarını bulmalıyız. Bunu aslında onlar için değil kendimiz için de yapmalıyız. Yaşlıları yaşamın içinde, üretken ve 'her daim genç' tutmayı başarabilmeliyiz" diye bağladık.

Bunlar olması gerekenlerin bir bölümü.
Ama bir de halen "yaşlılığı" ve sıkıntılarını yaşayanlar var.
Hasta haklarından söz ederken yaşlıların sağlıkla ilgili gereksinimlerinden, beklentilerinden, isteklerinden de yani bir anlamda haklarından da söz etmeliyiz.

Bunları salt onlar için değil, onlara hizmet verecek olanlarla, bu hizmetleri düzenleyenler için de anımsamakta yarar var. Çünkü "ak", "kara" diyerek "masa üstünde" planlananların hiç biri hayatın "gri"leriyle uyuşmuyor. Sorunlar da bu nedenle çıkıyor.

* * *
Yaşlılık daha çok sağlık hizmeti talebi doğuruyor. Bunun hem nesnel hem de öznel nedenleri var.

Nesnel nedenlerini süreğen hastalıklar ve bedenin sorunları oluşturuyor. Ama öznel nedenlerini geçen hafta da söylediğim gibi çoğu zaman "yalnızlık ve kimsesizlik" oluşturuyor.

Bir çok yaşlı insan sağlık kuruluşuna ve hekime yalnız konuşmak, dertleşmek ve her geçen gün artan bedenine ilişkin kaygılarını konuşmak, kendine ne olduğunu anlamak ve anlatmak için, yani başarabilirse "kaygılarını azaltmak ya da kurtulmak için" gidiyor.

Hekim ve sağlık kuruluşlarındaki insanlar bu durumlarla her gün defalarca karşılaştıkları için ve aslında zamanları çok "sıkışık" olduğu için sorunu kolayca fark ediyorlar ve genellikle "geçiştiriyorlar". "İnsan" olmaya ve "insanca" davranmaya ve her geçen gün ticarileşen sağlık hizmeti içinde olanak yok.

Sağlıkçıların cephesinden bakınca onların da "haklı" oldukları düşünülebilir. Ama burada "insan" cephesinden bakmak gerekiyor.

Bunu yapabilen az olsa da.
Herkes kendi açısından baktığı için burada ciddi bir "çatışma" yaşandığı herkesin bildiği bir durum.

Peki çözüm ne?

Doğru çözüm için sorunu doğru saptamak gerekli: Sorun eğer yaşlının yalnızlığı ise, bunu gidermeye yönelik düzenlemeler yapmak, bedeni ve sağlığıyla ilgili kaygılarsa bilgilendirme yoluyla onları gidermek, gerçekten sağlık sorunlarıysa onları o talep etmeden çözmek gerekli.

Bunlardan ilki için yalnız sağlık kurumu yeterli değil. İkincisi için de sağlık kurumu ancak desteklenirse burada çözüm bulunabilir. Üçüncüsü yani gerçek sağlık sorunlarına gelince bunu da ikiye ayırmak gerekli: Yaşlılığın etkisiyle ortaya çıkan sorunlar ve süreğen hastalıklar. Bedenin yaşlanması ve eskiden olduğu gibi işlememesi sağlık sorunları önemli bir bölümü oluşturuyor. Burada bilgili ve bilinçli bakım ve destek sistemlerine gerek var. Yaşlının günlük yaşamındaki kimi unsurların bedeninin durumuna göre planlanması, bir yandan bedenin olanakları korunurken, bir yandan onun eksiklerinin teknolojik olanlar dahil çeşitli olanakla desteklenmesi gerekli.

"Süreğen hastalıklar"la başedilmesi ise kişinin önceki durumunun bilinmesiyle olanaklı. Bu bilinmeden, yani kişinin sağlık ve yaşam geçmişi önceden bilinmeden hastalık ortaya çıktığında çözüm bulmaya çalışmak çok da kolay değil. Çünkü bu durumda gerek tanı koyma gerekse tedavi sürecinde uzmanların desteğini gerektiriyor. Ama "hangi uzmana" gidileceği bu aşamada önemli bir sorun oluyor.

İnsana ve hastalığına çok yönlü yaklaşım olmadığında, çoğu zaman yanlışlıklar ve eksiklikler ortaya çıkıyor.

Yanlış ya da eksikler olmasa da en azından, ilk kez karşılaştığı birinden bir hizmet alan yaşlı bundan hem "emin" hem de "hoşnut" olamıyor.

Çünkü genellikle tüm uzmanlar onu bir organ ya da doku parçası gibi görüyor ve yaklaşıyorlar.

Sorunlara yönelik özelleşmiş merkezler de "multidisipliner yaklaşım" içinde olduklarını iddia etseler de bu yaklaşım da yine kendi ilgi alanlarıyla sınırlı kalıyor. Diğer alanlarla ilişkilendirilmiyor.

Sonuçta bir yaşlının bir çok hekimi olanakları varsa, bir çok "merkez"i oluyor.

* * *
İnsanların sağlık hizmet gereksinim ve taleplerinin her biri ayrı organizasyonları ve çabaları gerektirdiği doğrudur. Ama insan bir bütün olduğu için bunların hepsini kendisinde birleştirecek bir kişi ya da kuruma sahip olma gereksinimi de çok anlaşılabilir ve hatta asıl olması gereken taleptir.

Dolayısıyla her yaşlının da bir hekimi olması en temel gereksinimidir. Üstelik de bu hekim o kişiyi yalnız hastalığında değil, sağlıklıyken de bilirse onun diğer gereksinimlerine de yanıt verebilir.

Bu gereksinimi yanıtlamanın en doğru yolu da bence bizdeki "sağlık ocağı" modelidir. Günümüzde hizmeti planlayanlar bunun yerine "aile hekimi" olsun diyorlar. Ya da "herkes istediği bir hekimi seçsin" diyorlar. İkisinin de bu sorun için çözüm olmayacağı biraz düşünülürse kolaylıkla anlaşılır.

Çünkü "aile hekimi" de, başka başka alanlardan "uzman hekimler" de; yukarıda dediğimiz gibi "tanı ve tedavi"ye odaklaşmış oldukları için, sağlık hizmeti talebini, dolayısıyla yaşlının bedeniyle ilgili "hastalık" anlamındaki kaygılarını artıracak, çoğaltacak şekilde davranacak ve bu anlamda bir etki yapacaklardır. Oysa sağlık ocağında kişinin sağlıklılığını sürdürmesi doğrultusunda çabalar öncelendiğinden daha doğru yaklaşılmış olacaktır. Bu nedenle "sağlık ocağı" modeli bu açıdan da en uygun modeldir. Tıpkı gebe takibi, tıpkı bebek takibi yaşlıların takibini yapacak çalışma düzenlerini en kolay sağlık ocaklarında oluşturmak mümkündür.

Hekimin başka bir iş için kapısının önünden geçerken, bildiği tanıdığı, bir "yaşlısı"na kapıdan uğrayıp hatırını sorması, o yaşlının "dertleşme" talebini, bu dertleşme sırasında hastalığıyla ilgili kaygısını da çözebilecektir.

Eğer "yaşlı birey"in sağlık ocağı hekiminin ve ekibinin altından kalkamadığı gerçekten uzmanlık gerektiren bir sağlık sorunu ortaya çıkarsa, o zaman sağlık ocağındaki hekim desteğine gerek duyduğu ikinci, üçüncü basamak hekimlerine ya da uzman merkezlere yine o kişi kendi "hastası" olmak kaydıyla yönlendirebilir, onlarla yapacağı işbirliği ve aldığı bilgiler doğrultusunda hastasını daha yakından ve etkin bir şekilde izleyebilir.

Aslında hasta da bundan hoşnut olacaktır. Çünkü bildiği bir hekimin aracılığı ve desteği ikinci, üçüncü basamak hekimleri karşısında kendisini daha güvende hissetmesini sağlayacaktır.

* * *
Çok mu hayalciyim bilmiyorum ama tüm bunlar bana olabilir gibi geliyor. Daha fazlası bile mümkündür aslında: Bir sağlık ocağındaki çalışması sırasında hekimlerin zamanlarının bir bölümünü sadece bu grup insanla bir araya getirecek şekilde planlamaları da aynı etkiyi yapacaktır. "Elle gelen düğün bayram" diye bir deyişimiz vardır; doğrudur, grup olduğunda bazı sorunlar sanki daha küçülür, daha sıradan gelir insanlara. Benzerlerinin olduğunu görmek kaygıları azaltır. Birinin aklına gelmeyen bir konunun diğerinin sorusuyla yanıtlanması, hem bilgi gereksinimini karşılar, hem de benzer sorunları yaşadığında aklına gelmesine göre daha kolay çözümlenebilir diye düşünülür.

"Bunların hiç birisi şu anda mevcut değil" diye karşılık verenler olacaktır. Ama bunları oldurmak, oluşturmak için de çaba sarf etmek gerekir. Bu da salt talep etmekle olmaz kuşkusuz. Hizmeti veren kurumları, kişileri sahiplenmek, korumak, geliştirmek gereklidir.

* * *
Sağlık Ocağı modeli, gerçekten sağlıkla ve yaşamla ilgili pek çok derde devadır. Onu oldurmak ve oluşturmak için hepimizin çaba sarf etmesi gereklidir. Eğer yaşlanıyorsak, ya da yaşlı bir yakınımız varsa bunun için yeterince nedenimiz var demektir.

Eğer bireysek ve toplum bireylerden meydana geliyorsa bunları başarabiliriz. Herkese "yaşlanmadan yıllanma" dileğiyle. (MS/BB)a
.....